Milli Görüş vs. Gülen Hareketi (III)

İKİ gündür Milli Görüş ile Gülen Hareketi’nin benzeşen ve ayrışan özelliklerini sınıflandırmaya çalışıyorum.

Bu iki yapının, hedeflerde benzerlikler olsa da, yöntemde büyük farklılık arz ettiğini izah etmeye uğraşıyorum. Milli Görüş’ün göreceli olarak daha yerel/bölgesel kaldığını, Gülen Hareketi’nin ise daha evrensel davrandığını vurguluyorum. Milli Görüş “diğerleri” için yer yer sert çözümler ararken, Gülen Hareketi’nin “diğerlerine” uzlaşmacı çözümlerle yaklaştığını belirtiyorum.
Bu iki “zıt kardeşler”in özellikle 2007 sonrası AKP çatısı altında nasıl “ittifak” yaptıklarını anlamadığımı da iki gündür sorguluyorum.
* * *
“İttifak” Marmara Gemisi’ne yapılan İsrail saldırısından sonra çatladı. Başbakan ve artık rüya aleminde gezdiğine iman ettiğim Dışişleri Bakanı “Milli Görüş”e uygun açıklamalar yaparken Mavi Marmara Gemisi’ne “komuta” edenlerin uyguladıkları yöntemlere açık eleştiri bizzat Fethullah Gülen tarafından dile getirildi.
O gün ben düşünmeden edemedim:
Siyasete yön vermeye kalkarsan siyaset de sana yön verir!
* * *
Görüşüme göre, Gülen Hoca’nın çıkışını iki seviyede değerlendirmek gerekmektedir:
1) Konjoktürel açıdan belki de Fethullah Gülen’in ABD’deki misafirliğini korumak için bu çıkışı yapması gerekiyordu. Ayrıca, Türkiye’ye dünyadan bakan bir bakışın bu uyarıları yapması eşyanın tabiatına uygun kaçmıştır.
2) Felsefi açıdan ise Gülen “uzlaşma içinde bir arada yaşama” anlayışı ile tamamen uyumlu bir çıkış yapmıştır. “Meseleleri sulh ile çözmek” Hareket’in her zaman asli şiarı olmuştur. Hatta Hoca kendisine vicdan dışı haksızlıklar yapıldığı bir dönemde bile 28 Şubatçılara karşı hep itidal ile tepki verilmesini tavsiye etmiştir. Aynı dönemde üniversiteye türbanla giremeyen kız öğrencilere eğitimlerinde geri kalmamak uğruna başlarını açmalarını öneren de bizzat Hoca’dır.
Gülen’in “Mavi Marmara”ya verdiği tepki tutarlı ve Hareket’i Milli Görüş’ten doğru çizgide ayrıştıran bir çıkıştır.
* * *
Benim temennim odur ki, bu vesile ile Gülen Hareketi eski ama doğru duruşu olan, ayrıca kendisini tek ve özel kılan siyaset üstü veya tüm siyasi partilere aynı mesafeden bakan duruşuna geri döner.
Özellikle “mütedeyyin laikler”de yer eden AKP’nin sert ve uzlaşmadan uzak iç ve dış politikalarına Gülen Hareketi’nin destek verdiği algılaması ivedilikle kırılmak zorundadır.
Harekete yakışan budur ve onu evrensel kılan da bu duruştur!
* * *
Ancak Gülen Hareketi’nin siyaset üstü/tüm siyasi partilere aynı mesafede konumunu yeniden kazanması için diğer partilerin de uzatılacak ele karşılık verecek ortamı yaratması gerekir.
Bu gereklilik CHP, MHP, BDP için eşit derecede geçerlidir.
Genel Başkanlığı bırakmadan evvel Deniz Baykal’ın uzattığı el takdire şayandır.
Bu konuda ne yapıldığına dair hiçbir bilgim yok ama Kemal Kılıçdaroğlu, Hareket ile CHP arasındaki tarihi buzları eritmeye niyet ederse, doğacak uzlaşma ortamından hem Türkiye hem de CHP büyük kazanç sağlar.
Ben bu dönemde hem Gülen Hareketi’nden, hem de CHP’den yeni açılımlar bekliyorum!
Yazarın Tüm Yazıları