-Olmuyor mirim, bu iş bu hükümetle gitmiyor, diyerek ahkám keseriz.
Göz göre göre sel bölgesine gecekondu yapan vatandaş, TV ekranını görünce yıkılmış evinin önünde başlar bağırmaya:
-Devlet nerede?
* * *
Herkes gözünü AB’ye dikti. AB’den gelecek ‘cukkaların’ hesabını yapıyoruz.
Ancak, en ufak bir aksilik çıktığında da yine hükümete yükleniyoruz.
Hiçbirimiz ‘AB’li olmak ne demek?’, ‘Kendimi yeni usullere nasıl uyduracağım?’, ‘Avrupalı olmak için ne yapmam lazım?’ diye sormuyoruz.
Kimse Avrupa yolunda zihin haritamızı değiştirmemiz gerektiğini, bunun için insana yatırım yapmak gerektiğini, bu yatırımın ise ancak topyekûn seferberlik ile mümkün olduğunu düşünmüyor.
* * *
Son ‘dayak olayını’ ele alalım.
Dayak ve sonrası yapılan tartışmalar; dayağı atan polisin, onun amirinin, onun müdürü, valisi, bakanı, Başbakan’ının topyekûn benzer zihin haritasına sahip olduğunu göstermedi mi?
Ancak, dayağı yiyen göstericinin, olayı yansıtan medyacının, kınayan (ben dahil) köşe yazarının, aydının zihin haritası farklı mı?
Elimizi vicdanımıza koyup şu soruya cevap arayalım:
Eğer Troyka tepki vermese, Batı medyası dayak olayının üzerine bu kadar gitmese, bu olay bu kadar büyür müydü?
Bir araştırmacı zahmet etsin, arşivde geçmiş tarihli polisin vatandaşa attığı dayakların birkaç fotoğrafını tespit etsin ve ertesi günlerde kimin, ne miktarda tepki verdiğini araştırsın.
Eminim, tepkiler çok daha cılız olacaktır!
* * *
Hürriyet’in 11.03.2005 tarihli web sayfasına bakın:
Enerji Bakanı Hilmi Güler, Türkiye’de 25 milyon aboneden 13 milyonluk bölümünde denetleme yaptıklarını, kaçak sayısının 708 bin 337 olduğunu açıklamış.
Kaçak elektrik kullanımıyla ilgili olarak kesilen 649 milyon YTL cezadan 193 milyon YTL’nin tahsil edildiğini belirten Güler, 200 bin kişinin de savcılığa sevk edildiğini söylemiş.
Kaçak elektrik kullanımının ise yüzde 25’ten yüzde 18’e indiğini açıklayan Güler, ‘Düşüş Ankara’nın kullandığı enerjiye eşdeğer’ diye konuşmuş!
Üretilen elektriğin en fazla Güneydoğu’da ve Doğu’da çalındığı ise malum!
Bazı uzmanlar, kaçak seviyesinin çok daha yüksek olduğunu söylüyorlar.
* * *
Üretilen elektriğin yüzde 25’ini çalan, devletten devamlı şikáyet eden vatandaşın bizzat kendisi!
Kaçak yüzde 7 azalarak yüzde 25’ten yüzde 18’e indiğinde Ankara’nın kullandığı enerjiye eşdeğerde enerji kaçak kullanılmaktan kurtulmuş.
Demek ki hálá Ankara’nın kullandığı enerjinin neredeyse 3 misli elektrik kaçak.