BAZEN bu ülkenin "entellerini" hiç anlamıyorum. Aydın kişinin işi, hele hele bir köşe yazarının işi önce okuduğunu anlamak, sonra analiz yapmak, en son da başkasının görmediğini görmeye çalışmaktır.
Yazar okuru mümkün olduğunca az gaza getirir!
Ancak bizde okuru gaza getirmek, esasında kendileri gaza gelmiş yazarlarca mubah sayılıyor. Kimse soğukkanlı yorum/analiz yapmayı sevmiyor.
* * *
Nisan ayında Obama Türkiye’ye geldiğinde methiyeciler övgü düzme yarışına girmişlerdi.
"Amerikan toplumunun en iyi niteliklerini temsil eden olağanüstü bir lider."
"Obama’dan önceki Türkiye’yi unutunuz, Obama’dan sonra yeni bir Türkiye var."
"Obama için şu ’3 D’yi söylerdim: Dürüst, duyarlı, dost..."
Bu cümleleri Türkiye’nin önemli yazarları kurmuşlardı. Aradan 1 ay geçti, şimdi yazarlar Obama’nın seçilmeden önce insan haklarını önemsediğini göstermek için verdiği sözlerin hangilerinden "ABD’nin ali çıkarları uğruna" caydığını sıralıyorlar.
* * *
Hasan Cemal Murat Karayılan’la bir söyleşi yaptı. Yine anında bazı köşe yazarları PKK’nın bölünme, hatta federasyon talebinden vazgeçtiğini muştuladılar!
Sanki PKK yeni bir açılım yapıyormuş gibi millete gaz verildi.
Cumhurbaşkanı bile "tarihi fırsat"tan bahsetti. Ancak TSK ile hükümetin Kürt meselesinde birbirine köstek olmaktan nihayet vazgeçtiğini öğrenmek dışında tarihi fırsatın ne olduğunu çözemedik..
Ben de 13, 14 ve 19 Mayıs’ta yazdığım yazılarla Karayılan’ın söylediği yeni hiçbir şey olmadığını, onun Hasan Cemal’e kullandığı "Demokratik Özerk Kürdistan" ile Apo’nun 2005’te kullandığı ve Başbakan tarafından kopya edilen "Demokratik Cumhuriyet" sözlerinin tek bir anlama geldiğini iddia ettim: Federasyon!
PKK bağımsız devlet talebinden 1999’da Apo yakalandığında vazgeçmişti, ama "federasyon" talebi o tarihten beri aynen duruyordu.
Ben hükümet ve TSK’nın ima ettiği bireysel bazda kültürel hakların genişletilmesi teklifi ile PKK’nın "cumhuriyeti iki ayrı unsurun (milletin) kurduğu, dolayısıyla iki ayrı demokratik hakkın" var olduğu saptamasına dayanan siyasi talebin nasıl bir araya gelerek "tarihi fırsat" yaratacağını günlerdir merakla takip ediyorum.
* * *
Murat Karayılan Hasan Cemal’e verdiği röportajın meramını anlatamadığını veya Türk entellerince tahrif edildiğini düşünmüş olmalı ki başka bir demeç daha vermiş.
"PKK terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan, sonunda ’çözümden ne anladığını’ açıkça söyledi. Karayılan, İngiliz The Times gazetesinden Anthony Loyd’a Kandil Dağı’nda verdiği mülakatta, ’Türkiye, kendi yerel parlamentomuzu kurmamıza izin versin’ dedi." (Hurriyet-web-26.05.2009)
İlave de etmiş:
"Bir savaş var. Hem Türk hem de Kürt halkları bundan zarar gördü. İki tarafın da birbirini affetmesi gerekiyor. Buna herkes, Öcalan da dahil olmalı. Affedebilmek barış için gerekli. Kürtler ve Türkler yeni beyaz bir sayfa açmalı."
Herhalde herkes "yerel parlamento"nun "federasyon" anlamına geldiğini artık anlamıştır.
Daha önce de yazdığım gibi "çözüm önerisi" muhakkak Apo’yu da kapsayan bir af talebini de içermektedir.
* * *
Karayılan ne demek istediğine açıklık getirdi.
Cumhurbaşkanı da artık "tarihi fırsat" sözü ile ne demek istediğine açıklık getirsin!