AB süreci Türkiye’ye inanılmaz bir dönüşüm yaşatıyor. Samimi olarak inanıyorum ki, TürkiyeCumhuriyeti’nin kuruluş döneminden sonra en büyük dönüşüm (transformasyon) bu dönemde yaşanacak.
Dönüşüm çoktan başladı bile. Çok değil; 3-4 yıl öncesine gidin, yolsuzlukların kol gezdiği, bankacılık sektörünün yerlerde sürüklendiği, sanayi sektörünün üretmeden sadece devlete para satarak kár ettiği bir dönem yaşıyorduk. Sanayi henüz Gümrük Birliği şokunu üzerinden atamamıştı.
* * *
Bugün çok daha düzgün bir bankacılık sektörümüz var, ekonomi dünyanın kabul ettiği normlarla ayağa kaldırılıyor, rekabeti hızla öğrenen sanayimiz Avrupa ülkelerine mal üretiyor.
Son dönemde TSK’nın kat ettiği mesafeyi görmemek için de ya kör, ya da iflah olmaz bir muhalif olmak gerekiyor.
Yüce Divan serüveni de siyasette artık yapanın yanına kalmayacağının ilk göstergelerinden. Ancak, siyasetin tepesinde hálá keskin uçlu bir sarkaç sallanıp duruyor: Dokunulmazlıklar illa ki kalkmak zorunda!
* * *
Türkiye’de yaşanan muazzam dönüşümden nasibini alması gereken bir sektör de medya!
Artık, medyanın da geçmişten ders alarak, kendini yeniden şekillendirmesinin vakti geldi. Bu dönemde medya kendi özeleştirisini yapmak, kendi normlarını pekiştirmek, yönünü yeniden tarif etmek durumunda.
Çok değil, 3-5 yıl içinde teknoloji dünyada yayınlanan tüm gazetelerin Türkçe nüshalarının her sabah her eve ulaşmasını sağlayacak, yabancı kanallar şimdiden ipuçlarını gördüğümüz gibi Türkçe yayın da yapmaya başlayacaklar.
Yeni dönemde Türk medyasının rakibi; tıpkı sanayi sektöründe, hizmet sektöründe son birkaç yıldır yaşandığı gibi, birbirleri olmaktan çıkacak.
Türk medyasının da rakibi dünya medyası olacak!
* * *
Böyle bir döneme hazırlanmak için medyamız önce mülkiyet ile ilgili sorunlarını çözmek zorunda.
Medya sahibi olmanın standartları çok daha açık tarif edilmek durumunda!
Ancak; medya içeriği (muhtevayı) de irdelemeye mecbur:
1) Haber ile yorum birbirinden kesin ayrılacak.
2) Okura bilgi vermenin en doğru yönü haber analiz (news analysis). Bu dönemde ‘uzman gazetecilik’, ‘düz gazeteciliğin’ önüne geçecek.
3) Dünyada bu kadar çok köşe yazarı ancak geri ülkelerde var. Köşe yazısına eskiden fikir yazısı denirdi. Fikir üretemeyen, görüşünü gerekçe ile destekleyemeyen, sadece söverek geçinen sözüm ona köşe yazarlarının meydanlardan çekilme vakti çoktan geldi.