Sınıfta çakan öğrenci topu öğretmene, yenilen takım hakeme, terfi edemeyen memur amire, şişmanlayan bey hanıma atar.
Başarısız siyasi de hep görünmeyen ve elle tutulmayan hurafelere yüklenir!
Muhakkak, her dönemde görülen/görülmeyen bazı güçler seçilmiş iktidarlara kem gözle bakarlar. Ancak, onların tavrını abartarak topluma nakletmek de başarısız siyasinin pekálá işine gelir.
Yakın tarihe bakın; ne zaman ki rahmetli Turgut Özal elindeki projeleri tüketmiştir, işte o zaman gizli güçlerin Özal’a karşı komplo kurduğu söylentisi etrafa yayılmıştır. Ne zaman ki, Süleyman Demirel tıkanmıştır, hemen ortamı ‘Demirel’e kurulan tuzaklar’ dedikodusu kaplamıştır.
Rahmetli Adnan Menderes ise iktidarının son ve başarısız dönemini vatandaşları teker teker ‘Benden mi, değil mi?’ diye didikleyerek geçirmiştir. Vatan cephesi Menderes’in sonunu sadece daha da hızlandırmıştır.
İlginçtir, yakın tarihimizde büyük sorumluluk taşıyan Başbakanlık makamında gerçekleştireceği projeler ve enerjisi kalmayan liderler gözlerini daha az sorumluluk ama yine de büyük yetki taşıyan, günlük hayata hiç bulaşmadığı için de çok daha az yıpranan Cumhurbaşkanlığı makamına dikmişlerdir.
Turgut Özal da, Süleyman Demirel de Cumhurbaşkanlığı makamına yükselmemiş, başbakanlıktan oraya kaçmışlardır.
* * *
Gözüken odur ki; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir süre Kopenhag Kriterleri odaklı uyum yasaları ve Kemal Derviş’ten devralınan IMF reçeteleri ile başarılı bir performans sergiledikten sonra bu projeleri siyaseten tüketme noktasına geldiğinde artık elinde başka hiçbir projesi kalmamış bir lider görünümü vermektedir.
İçinden bir türlü çıkamadığı ‘Kürt meselesi’ katiyen onun projesi değildir, kaldı ki içi bomboş bu söylemle ilgili kafasında hiçbir tahayyül de yoktur.
Ortadoğu meselesinde Dışişleri, Başbakanlık, hatta TBMM Başkanı birbirleriyle çelişen fikriyat üretmektedirler.
Başbakan Ortadoğu politikasını ABD’den esecek rüzgarların gücüne bakarak şekilendirmektedir. Artık ABD’nin AKP Hükümeti ile ilgili tavrı ‘ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek’ üzerine kuruludur.
* * *
Başbakan’ın ‘taban politikası’na yöneldiğini düşünenlerimizin sayısı her geçen gün artıyor. Ancak, bu alanda da doğru dürüst bir performansın sergilenmediği ortada. Ne türban, ne imam hatipler lehine, ne de YÖK’e karşı kazanılmış bir muharebe bile yok.
Gelelim yolsuzluklara!
Sadece Hanefi Avcı fenomenine bakalım: Avcı’yı enerji ve kaçak akaryakıt konusunda AKP yönetimini hedef hale getirdiği için Ankara’dan sürdüler. Şimdi de Avcı ‘gümrük yolsuzlukları’ ile ortaya çıkıyor. Avcı yine başlarına bela oluyor!
Ancak, en önemli sorun ‘oğullar’! İki bakanın bu konuda başı dertte. Ama biri cebinde ‘40 kadar milletvekilinin imzasını’ taşıyor, diğeri ‘özel bütçe’den sorumlu ‘ağabey’!
* * *
Başbakan kendini fena halde kuşatılmış hissediyor.