GAZZE’ye yardım götüren gemiye yapılan saldırı ile İskenderun’da düzenlenen roketatarlı saldırının aynı güne rast gelmesi kucağımıza nur topu gibi bir komplo teorisi bıraktı.
İşin ilginç tarafı komplo teorisini ciddi ve aklına güvenmemiz gereken insanlar seslendirdi. Benim bildiklerim arasında Kemal Kılıçdaroğlu (CHP), Hüseyin Çelik (AKP) ve Sedat Laçiner (USAD) var. İmalarla söylenen şu: İskenderun’daki PKK saldırısının da ardında İsrail var! İmayı üretenler iki saldırının aynı güne rast gelmesi dışında, ekrana getirdikleri Doğu Akdeniz haritası üzerinde İskenderun Limanı ile Mavi Marmara’ya yapılan saldırının ne kadar yakın bir alanda cereyan ettiğini göstererek imalarını güçlendirdiler! İki olguyu ilişkilendirince (zaman) sanki nedensellik (İsrail) de yakalanmış gibi yaptılar! Hatta, 2004-2005 yıllarında yazılan bazı makalelerde İsrail’in PKK’ya yardım ettiğinin vurgulandığını söyleyerek nedensellik bağını daha da güçlendirmeye çalıştılar! Ben genellikle komplo teorilerine güler geçerim. Mahir Kaynak Hoca’nın zekâ fışkıran beyni ile yarattığı komplo teorileri beni hem eğlendirir, hem de bazen tuzağa düşürüp düşündürür. Ama ciddi insanlar komplo teorisi oyununu kullanarak çok vahim bir iddia ortaya atınca bu yazıyı yazmak vacip oldu. * * * Ciddi ve kıymetli insanlar kusura bakmasınlar ama onların kullandığı “ima yoluyla cazip sorular sokma” metoduna göre Londra’yı sel bastığı bir gün İstanbul’da kupkuru havada gördüğüm sırılsıklam çocuğu Londra’daki fırtınalı yağmurun ıslattığına da iddia edebilirim. Tabii, yerseniz! * * * “Nedensellik bağı” kurmadan “ilişkilendirme bağı”na dayandırılarak ima edilen bir ülkenin (İsrail) altımızı dinamitlediğidir! Böyle bir girişim yardım gemisine yapılan saldırının boyutunu misli ile aşar ve doğrudan savaş nedeni olur. Eğer ima edilen gerçek olsa, Türkiye’nin anında İsrail’e saldırması gerekir. Komplo teorisini yayanları savunan birisi de “Böyle ciddi bir iddianın belgesi olacak değil ya!” deyiverdi. Ona göre, örneğin İsrail’in içine yerleştirdiğimiz ajanlar duyum almış olabilirler. O an iş iyice çığırından çıktı. Gizli ajanlar duyum alıyorlar ve o ülkenin “ciddi insanları” duyumu TV’de tartışıyorlar! Böyle devlet olmaz, olsa da o kabiliyette ajanları olmaz! * * * Bana da sorsanız İsrail’in Kuzey Irak’ta “faaliyet”te bulunmadığını düşünemem. Ama 2004-5’te birilerinin yazdığı makaleleri de ciddi bir iddiada referans olarak kullanmam. Sonra adama “2004’ten beri bu konuda nereleri uyardınız?” diye sorarlar. * * * Teorinin zarafeti olguları önden bilmeyi mümkün kılmak iken komplonunun sefaleti olmuş bitmiş olaylara don biçmektir. Önde gelen siyasiler, bilim adamları sırf işlerine geldiği için veya soyunarak gündeme giren artizler misali gündemde yer almak için devletleri birbirine düşürmekten çekinmezlerse buna tepki vermek, hatta kızmak da hak olur! İlla bir şeyler uydurmak şart ise Aziz Yıldırım başarısızlığını şöyle izah etsin: “Biz Bursaspor-Beşiktaş maçı 2-2 bitti diye ilan ederken maçın hakemi maçı 2-1 Bursa lehine sonuçlandırdığına göre; demek ki bir golü vermemiş, açıkça ve utanmadan taraf tutmuştur!”