Paylaş
Muhafazakârlığın felsefi anlamda zaaf noktası bazen faydalı ve kaçınılmaz değişim karşısında direnmeye kalkmasıdır.
Din muhafazakârlığın en önemli motorlarından birisidir ama muhafazakârlığın tek itici motoru değildir. Hatta, seyrek rastlansa da dinsiz muhafazakârlar da vardır.
Ülkemizde muhafazakârlığı büyük çapta İslam güdüler!
Şerif Mardin Hoca’ya göre de zaten iki ana medeniyet çığrı: a) Batı medeniyet çığrı ve b) İslami medeniyet çığrıdır.
Medeniyete bu kadar etki yapmış bir dinin Müslüman çoğunluklu bir ülkede muhafazakârlığın esas itici motoru olması sadece tabiidir!
* * *
Cumhuriyet kendi anlayışı çerçevesinde “modern hayat tarzı”nı yerleştirmek isterken bu topraklarda yaşayan insanların büyük çoğunluğuna yüzyıllardır yön veren “muhafazakâr hayat tarzı”nı dışladı. Hatta ondan ürktü.
En son 28 Şubat’ta gördüğümüz gibi baskı ve dayatma ile onu yok edeceğini varsaydı.
Ancak, başarılı olamadı. Bugün yaşananlar “muhafazakâr hayat tarzı”nın “modern hayat tarzı”na eninde sonunda galebe çalmasıdır.
Şahsi görüşüm odur ki, bundan böyle iktidara bir gün sosyal demokrat bir parti gelse dahi iktidarı ancak “muhafazakâr hayat tarzı”nı samimi olarak kabullenmesi ile mümkün olacaktır.
Ancak, lütfen karıştırmayın; dine dayalı devlet yönetimi (şeriat) ile muhafazakâr yaşam tarzı belli yönleri ile örtüşen ama asla bütünü ile aynı olan olgular değildir.
Zira, bu topraklara 600 yıl yön veren Osmanlı “muhafazakâr hayat tarzı”nı benimsemiş ama kesin bir şeriat uygulamamıştır. Ötesi, tebası altındaki diğer dinlere de saygılı yaklaşmıştır.
* * *
Ben, yine Şerif Mardin’in deyimi ile “aceleye gelen” Cumhuriyet’in kendi altyapısını ve kültürel değerlerini doğru dürüst oturtamadığı için dayattığı “modern hayat tarzı”nın yok olmayacağını ama azınlık statüsüne geçeceğini yıllarca yazdım.
Gün geldi, bütün dayatmalara, bütün inkâra rağmen “muhafazakâr hayat tarzı” kendi iktidarını kurdu.
600 küsur yıldır kültürü, edebiyatı, örf ve âdeti, tarihi, ideolojisi vb. yönleri ile insanımızın genlerine sinmiş İslam Medeniyet Çığrı bir avuç elitin dayattığı Batı Medeniyet Çığrı’nın çok kötü bir kopyası olan “modern hayat tarzı”nı aştı ve kendisini sonunda kabul ettirmeye başladı.
Bugün muhafazakâr hayat tarzı “getto”dan şehre inmeye, modern hayat tarzı ise yavaş yavaş kendi “modern getto”larına çekilmeye başlamıştır.
* * *
Ancak, aynı anda ortaya yeni bir garabet de çıkmaya başlamıştır.
Muhafazakâr hayat tarzı alt ettiği modern hayat tarzına bazı yönleri ile de mağlup olmuştur:
i) Muhafazakârlık yıllar içinde kendi geleneğini ve dayandığı kültürü büyük çapta unutmuş, yıllardır kızdığı modernlere özenir hale gelmiş.
ii) Kendi değerlerini unutmaya başladığı gibi yeni değerler de edinememiş. Örneğin, demokrasiden zerre kadar nasibini o da almamış.
iii) Siyasal mücadeleyi “Çeşmeden su doldurmak için şimdi sıra bizde” anlayışı içinde verirmiş.
Meğerse, “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz muhafazakârız” gerçek şiarları olmuş! (Yarın devam edeceğim.)
Paylaş