DÜN yazdığım makalede Türkiye’nin çok eksenli dış politika izlerken AB çıpasını büyük çapta kaybettiğini, hatta adeta Ortadoğu çıpasına sarıldığını söyledim.
Hükümet 2005 başından beri iç müşteriye(muhafazakár kitleye) dönmüş, AB oyalanmaya başlamış, 2009’da Başbakan’ın Davos ve NATO Zirvesi’ndeki Batı açısından garabet ve tutarsız tavırları ise AB ile ilişkileri beter olumsuz bir yöne itmiştir. Artık, Batı’da Türkiye yanlısı medya ve siyasiler bile Türkiye’yi güvene mazhar ülke olarak görmemeye başladıklarını açıkça ilan etmekteler. Bugünkü yazımda bu yıl sonunda AB karşısında karşılaşacağımız tehlikeli manzarayı, KKTC’yi ele alarak, dile getirmek istiyorum. Meramımı bir kronoloji yaratarak anlatmaya çalışacağım.
* * *
Öncelikle, şunu vurgulamak gerekir ki, Rum Kesimi’nin AB’ye başvurusu, ortaklık anlaşması, adaylık başvurusu, katılım müzakereleri gibi tüm aşamalar Türkiye’nin bilgisi dahilinde yürütülmüştür. İlk önemli taviz, AB-Türkiye Gümrük Birliği kararı alındığı gün, 6 Mart 1995’te verilmiştir. AB Bakanlar Konseyi’nin aynı gün Kıbrıs Rum Kesimi ile katılım görüşmelerine başlamak için karar aldığı Türk kamuoyundan gizlenmiştir.
* * *
1) 11.11.2002: Annan Planı ilk haliyle taraflara sunuldu, ancak 57. Ecevit Hükümeti ve 58. Gül Hükümeti döneminde kamuoyunda yeterince yer almadı.
2) Aralık 2002: Kopenhag Zirvesi Şubat sonuna kadar çözüme ulaşılması halinde, Kıbrıs Türk Kesimi’nin Rumlarla birlikte AB’ye katılacağına dair karar verdi. BM ve AB belgeleri yakından incelendiğinde, AB’nin Türkiye’ye sorunun çözümü için yeterli zaman verilerek ikazlarını yaptığı görülmekte, özellikle Annan Planı ile KKTC’nin Rum Kesimi ile birlikte AB’ye alınması konusunda çaba gösterildiği anlaşılmaktadır.
3) 16 Nisan 2003: Kıbrıs’ın AB’ye katılım anlaşması imzalandı.
4) 24 Nisan 2004: Annan Planı Referandumu yapıldı. Kıbrıs Türk halkının %64.9’u planı onayladı, Rum halkının ise %75.83’ü planı reddetti.
5) 1 Mayıs 2004: Kıbrıs AB üyesi oldu.
6) 17 Aralık 2004: AB’den Türkiye’nin Katılım Müzakereleri’ne başlaması kararı çıktı.
* * *
7) 29 Temmuz 2005: Türkiye, 1963 tarihli Ankara Antlaşması’nı, 1 Mayıs 2004 tarihinde AB üyesi olan Kıbrıs dahil 10 ülkeyi kapsayacak şekilde genişleten "Ek Protokol"ü imzaladı.
8) Aynı gün: Türkiye ayrı bir açıklama ile Kıbrıs’ı tanımadığını ilan etti.
9) 22 Eylül 2005: AB Türkiye’nin Kıbrıs’ı tanımadığına dair açıklamasının geçersizliğini vurgulayan bir açıklama yaptı.
10) 3 Ekim 2005: Türkiye ile AB arasında Katılım Müzakereleri başladı.
11) 11 Aralık 2006: AB Genel İşler Konseyi 8 başlıkta müzakerelerin askıya alınmasını öngören 29 Kasım tarihli Komisyon Tavsiyesi’ni kabul etti.Neden; Ek Protokolü imzalamasına rağmen Türkiye’nin havaalanı ve limanlarını Kıbrıs Rum Kesimi’ne açmaması!
12) 15 Aralık 2006: Brüksel’de gerçeklesen Liderler Zirvesi’nde Genel İşler Konseyi’nin önerisi aynen kabul edildi. Havaalanı ve limanların açılması için verilen son tarih 2009’un sonudur.
* * *
Özetle; Eğer Türkiye bu yıl sonuna kadar Kıbrıs Rum Kesimi’ne havaalanı ve limanlarını açmazsa, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin birlikte hareket etmesi (Davos ve NATO zirvesi sonrası gelişmeler başka destekçilerin de olabileceğini gösteriyor) ve Katılım Müzakereleri’nin durdurulması çok güçlü bir olasılık olarak görülüyor.
Böyle bur durumda; tekrar katılım müzakerelerine başlanma kararı alınması için tüm üye ülkelerin oyu gerekiyor.