Kim demiş tarih tekerrür etmez diye?

İLKOKULDA öğretmenimizin yaptırdığı münazara konularından birisi "tarih tekerrür (tekrar) eder mi?" sorusuna cevap aramaktı. Bir grup "tekerrür eder" görüşünü, diğer grup "tarihin tekerrür etmediği" tezini savunmuştu. Ben ikinci gruptaydım. Küçücük yaşın getirdiği ukala eda içinde "insanların tarihten ders aldığını, bu yüzden tarihin tekerrür etmeyeceğini" savunmuş ve ekibimin münazarayı kazanmasına katkıda bulunmuştum.

Sonradan yaşadığım 50 yıllık "tarih" ise bana o münazarada savunduğum tezin yanlış, hem de çok yanlış olduğunu öğretti. Hem de kaç defa tekerrür ederek!

* * *

2002 seçimleri öncesi bugünkü bazı AKP’liler ve özellikle Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığımız sohbetlerde, AKP’nin "ayakları baş yapmak" amacıyla iktidara talip olduğu konuşulurdu.

Mesut Yılmaz’ın Korkmaz Yiğit’e gazete ve televizyon aldırmaya kalkması, bu amaçla bazı bakanları Korkmaz Yiğit’e kredi bulunması için "görevlendirmesi" ağır eleştiri konusu yapılır, AKP’lilerin yaptıkları konferansların adı "yolsuzluk ve yoksulluk" olurdu.

Nitekim, o dönemin iktidarı, yol açtığı yolsuzluklar nedeniyle milletten tokadı yedi ve ihaleyi yönlendirme iddiasıyla dönemin başbakanı ve bir bakan yargılandı.

Ne gazete, ne televizyon kanalı, ne de söz konusu banka (Türkbank) Korkmaz Yiğit’e devredilmişti; dolayısıyla kredi kullandırılmamış, dolayısıyla zarar da oluşmamıştı ama yine de hedefledikleri sonuç nedeniyle kişiler yargılandı.

Buna karşılık da "Müslüman adam yolsuzluk yapmaz" sloganıyla AKP, "ayakları baş yaparak" iktidar oldu!

* * *

Eskiden de siyasetçilere yakın duran işadamları, eşleri dışında metres tutarlar, üç ayrı evde oturttukları üç karılı işadamlarının "tekeşlilik olmasaydı kerhaneler olmazdı" minvalli modern zamanlı sözleri yüzünden yaptıkları "tesettür defileleri"ne, "Yani, ilk bakıştaki yanıltıcılığa rağmen defile aslında, iktisadi ve sosyal açıdan yeni oluşan bir sınıfın artık görsel açıdan da kendini ye-ni-le-mek iradesini ortaya koymuyor mu?

Ve, modern tarihe uygun biçimde, şimdi de İslami hassasiyetten bir burjuvazinin öncülük ettiği bu ih-ti-lal-ci irade, kabuk değiştiren bir din sosyolojisini haber vermiyor mu?" sözleriyle sahip çıkan çağdaş yazarlar bulunurdu!

* * *

Eskiden de, sırf gündeme düşme uğruna alay konusu olmayı iplemeyen şairler-yazarlar "Ateist Türk olmaz!" türü zırvalar ederlerdi.

Bir yandan Müslüman gençler "Allahsız komünistleri" tepelerken, bir uçtan öbür uca uçan ve "demek ki şair olmak cahil olmaya engel değilmiş" dedirten aklı evveller, "Zaten Müslümanlar komünisttir!" diyerek kendi zırva rekorlarını daha da densiz zırvalarla kırarlardı.

Eskiden de bakanların oğulları çok akıllı işadamları olurlar, cumhurbaşkanlarının oğulları kimselerin akıl edemediği iş alanlarına yatırım yaparlardı.

Eskiden de siyasiler unuttukları özgürlük yasalarını kendi başları belaya girince anında hatırlarlar, varsın olsun hiçbir hazırlık olmasın, gündeme taşırlardı.

Eskiden de güçlü iken siyasilerin önünde ceket tüm düğmeleri iliklenerek boyun bükülür, güçten düşmeye başlayınca da "Çok yanlış yaptı, çook!" diyenler aynı kişiler olurlardı!

* * *

Eskiden de anamuhalefet, genel başkan seçmek üzere kurultaylar yapar ama herkes kimin başkan seçileceğini bildiği için kurultaylar zerre kadar heyecan uyandırmazdı.
Yazarın Tüm Yazıları