TÜRKİYE'nin büyük oranda 21. yüzyılı okuyamayan, ufuksuz ve risk alamayan insanlar tarafından yönetildiği bu hafta iyice su yüzüne çıktı.
Son 20 yıldır karşılaştığı en önemli güvenlik sorununda (Kuzey Irak), ateşten topu TBMM'nin üzerine atmak için sessiz kalan MGK, hemen oylamanın ertesi günü ‘‘Kuzey Irak gerçeği’’ karşısında ülkenin elinin kolunun nasıl bağlandığını gördü.
ABD yetkililerinin şu sözlerine dikkat edin:
‘‘Türkiye, Kuzey Irak'a tek başına giremez!’’
Son zamanlarda ülkemizin egemenliği ve güvenliği hakkında sarf edilmiş bundan daha ağır bir söz var mı?
Ben aynı ufuksuzaklın KKTC meselesini de yüzüne gözüne bulaştırmasından korkuyorum.
Dünyadaki 188 ülke arasında bir tek ülkenin dahi bize hak vermediği bir davada kendini değil, dünyayı suçlayan yöneticilere soruyorum:
AB yetkilisinin ‘‘Kıbrıs meselesini çözemeyen Türkiye, AB'de avucunu yalar’’ mealli sözlerine ne cevap vereceksiniz?
Hem ABD'yi, hem AB'yi karşısına alarak ülkeyi yönetenler tamamen öngörüsüz mü, yoksa statüko işlerine mi geliyor?
* * *
Tek başına bırakılırsa, 10 Mart'ta BM'nin referandum teklifine ‘‘hayır’’ diyeceği şimdiden belli Rauf Denktaş ve arkadaşları, Türk yetkilileriyle görüşmeler yapacak.
Rica ediyorum sayın büyüklerimizden, hazır Denktaş'ı yakalamışken, kendisine şu soruları sorsunlar:
1) 177 maddelik Anayasa, Türkiye'de referandumda oylanabiliyor ama neden Kıbrıs Türkleri, Annan Planı'nı aklında tutamıyor ve ‘‘cahil halk’’ referandum yapamıyor?
2) Takriben 70 bin kişinin katıldığı KKTC'deki son Barış Mitingi'nde esnafı, kapılarına yazılı mektup bırakarak tehdit eden çeteler kimlerdi?
5) Yetkililer, küçücük KKTC'de bu haydutları yakalayamayacak kadar çapsız mı? Eğer bu kadar çapsız iseler, bu kişiler Türkiye'nin güvenliğini nasıl koruyacaklar?
6) Denktaşçıların ‘‘KKTC'de bir karış toprak verilemez’’ sözleri ile,
a) ‘‘askeri bölge olan ve sivile kapalı’’ Yılan Adası'ndaki 2/2/2/22, 23, 24 parsel No'daki 1612 dönüm 1 evlek, 2 ev ve avludan oluşan gayrimenkulün 14.07.1986 tarihinde 2431 No'lu koçan (tapu) ile uluslararası hukukta hiçbir geçerliliği olmadığı bilindiği halde Rauf R.Denktaş'a verildiği,
b) Kalkanlı, Yuvacık ve Mevlevi köyleri arasındaki 705 dönüm ve tam tamına 1500 adet arsadan oluşan 233 futbol sahası büyüklüğünde ve Ada'da ‘‘Saray dünürü’’-Denktaş'ın dünürü- olarak bilinen Salih Boyacı'ya ait toprağın Annan Planı'nın son şekliyle Rumlara verileceği iddiaları arasında doğrudan bağ var mı?
Ben merak ediyorum; Ortadoğu ve Kuzey Irak'ın stratejik önemi karşısında sonradan uyananların, KKTC'nin stratejik önemi hakkındaki analizleri ne kadar gerçekçi?
* * *
(Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün açıklamalarını cumartesi günkü yazımda değerlendireceğim.)