Kemal Derviş ve sol!

CHP Kurultayı giderek ‘kaynana yarışmasına’ dönüşürken nihayet fikir üreten bir ses Kemal Derviş’ten geldi.

Derviş, 24 Ocak 2005 Pazartesi günü Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan tam sayfa (s. 7) makalesinde sosyal demokrasinin 21. yüzyılda yüklenmesi gereken ekonomik yönü irdeliyor.

Muhakkak ciddiye alınması gerektiğini düşündüğüm makaleyi bugün özetlemeye çalışacağım, yarın da aklımca bir eleştiri sunacağım.

* * *

Kemal Derviş diyor ki:

‘Çağdaş sosyal demokrasi hem piyasa mekanizmasını, özel girişimi ve küresel etkileşim ve ticareti, refaha katkı sağlayabilecek temel unsurlar olarak benimsemekte hem de bunların yanında genelde doğrudan üretime girmeyen ama güçlü, etkin, düzenleyen ve denetleyen bir devleti ve kamu politikasını piyasanın varlığı kadar önemli saymaktadır...

...İşte burada çağdaş sosyal demokrasi, neoliberal veya ‘sağ’ olarak tanımlayabileceğimiz ekonomi anlayışından çok farklı bir yaklaşıma sahiptir. Neoliberal sağ, devletin işlevlerini temelde küçümsemektedir. Piyasanın tek başına etkinlik ve istikrar sağlayabileceğine inanmaktadır. Piyasanın ve mevcut mülkiyet yapısının yol açacağı gelir dağılımını da büyük ölçüde kabullenmek eğilimindedir...

* * *

...Çağdaş sosyal demokrasi, küreselleşme süreci içinde ulus-devletlerin düzenleyen, denetleyen ve geliri yeniden dağıtan işlevlerini daha zor yerine getirebildiklerini görmekte ve dolayısıyla ulus-devletler çerçevesinde gerekli politikaların yanı sıra uluslararası dayanışmaya ve ulus-devlet üstü kurumsallaşmaya dayanan kamu politikalarının da oluşmasına destek vermektedir. Örneğin çağdaş sosyal demokrasi, silah ticareti, global ısınmayı artıran karbon emisyonları ve spekülatif sermaye hareketleri üzerine küresel vergilerin konmasına taraftardır...

...Bu küresel vergilerden elde edilecek gelirleri de, uluslararası kurumlar tarafından yoksulluk ve hastalıklara karşı mücadelede ve çevreyi koruyan önlemlerin finansmanı için kullanmak istemektedir. Çağdaş sosyal demokrasi, uluslararası finans piyasalarının aşırı dalgalanmaya eğilimli olduğuna inandığı için, bu piyasaların uluslararası bir kurum tarafından sıkı bir şekilde denetlenmesi gereğine inanmaktadır.

* * *

...Türkiye’deki tartışmalarda da (...) küreselleşen dünya ekonomisinde, küresel kamu politikalarının önemi Türkiye’de kamuoyuna daha iyi anlatılabilmelidir.

Çağdaş sosyal demokrasinin, iyi işleyen bir piyasa ekonomisine, güven içinde üretmek isteyen özel girişime en az sağ kadar sahip çıkması, çağımızda solun özüyle çelişmiyor artık. Ancak çağdaş sosyal demokrasi, piyasanın eşit yarışma koşulları içinde, kayıt içinde ve şeffaf bir denetim düzeninin desteğiyle işlemesini savunmaktadır. Çağdaş sosyal demokrasi, bağımsız bir Merkez Bankası, bağımsız düzenleyici kurumlar gibi etkin bir kamu için gerekli temel araçlara sahip çıkmalı, piyasayı uzun vadeli bir perspektif ile tamamlama görevine sahip planlama kuruluşlarının etkinliğini savunmalıdır...’
Yazarın Tüm Yazıları