BU yazı dizisi "kadın-erkek camide, üstelik hanımların başı açık iken, bir arada namaz kılabilirler mi?" sorusu medyada tartışılmaya başlamadan evvel 25.01.2006 tarihli ilk yazımla başladı.
Ben tartışmamı katıldığım bir TV programının aklımda geliştirdiği sorular çerçevesinde sürdürüyorum. ("İslami Kalvinizm": Ali Kırca-Siyaset Meydanı-18.01.2006)
* * *
Benim sorduğum soru, başlıkta yer aldığı gibidir ve sadece o kadardır:
"İslam, kapitalizm ile bağdaşır mı?"
Perşembe günkü son yazımda bugün yukarıdaki soruyla ilgili kendi kanaatimi ilan edeceğimi belirtmiştim. Ancak, bu arada konuyla ilgili bir sürü çok ilginç mektup aldım.
Aralarından ikisi bana yol gösterdiği için bugün onlardan bahsetmeyi tercih ediyorum.
* * *
Ülkemizde nadir yetişen araştırmacı gazetecilerden Zafer Özcan, Aksiyon Dergisi'nde yayınladığı "Akla ve paraya ihtiyacı olmayan şehir Kayseri" (Sayı: 571-14.11.2005) başlıklı çalışmasında tartışmalara ev sahipliği eden Kayseri'de "vahşi değil, sosyal kapitalizm"in egemen olduğunu ve üstelik bunun kadim bir geleneğin parçası olduğunu vurguluyor.
"...Kayseri'de son 20 yılda zirveye ulaşan ekonomik kalkınma, yarım asırlık bir geçmişe sahip aslında. ’Ticari zeká, çalışkanlık ve üretim gücü' gibi faktörlerin önemli rol oynadığı bu gelişmede asıl dikkat çeken unsurlar ise toplumun kendine has özellikleri ile şehirdeki kadim gelenek ve değerler. Bugün ’girişimcilik, tasarruf ve hayırseverlik' olarak özetlenebilecek bir sacayağı üzerinde yükselen ekonomik kalkınma modeli, Anadolu'da yaşanan bir inkişafı gözler önüne seriyor. Son 5 yılda Kayserili hayırseverlerin, yaşadıkları şehir için 300 milyon dolar harcaması, sağlık ocağından fakülte binalarına kadar hem şehir merkezinde hem de ilçelerdeki kamu yapılarına katkıda bulunması bu bakımdan bir tesadüf değil... Kayseri merkezde toplam 16 aşevi faaliyette. Her gün (600 bin nüfuslu şehirde) 6-10 bin arasında kişi üç öğün yemeğini aşevlerinden alıyor. Öğrencilere sağlanan bursların sayısı ise bilinmiyor. Çünkü şehirdeki yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının sayısı çok fazla..."
* * *
Konuyla ilgili en çarpıcı mektubu ise sorduğum soru çerçevesinde ülkede en geniş ve en özgün araştırmaları yapan iktisatçı Prof. Dr. Murat Çizakça yazdı:
"...İslamiyet'in ekonomik sisteminin pekálá kapitalist olduğunu ilk ortaya atan Maxime Rodinson'dur ("Islam and Capitalism"-Penguin, 1977-1980). Rodinson bu eserinde Kuran ve hadislerden hareketle bu sonuca varır. Rodinson'dan sonra ben de "Demokrasi Arayışında Türkiye: Laik-Dindar/Demokrat Uzlaşmasına Bir Katkı"(Yeni Türkiye Yayınları, 2002) kitabımın ikinci ve üçüncü bölümlerinde bu konuya eğildim ve Ortaçağ İslam Kapitalizmi'nin geliştirmiş olduğu kurumların Batı tarafından alındığını ve bu kurumların Batı'da gelişen özgün kurumlarla sentez edilerek Aydınlanma'nın da etkisiyle, Çağdaş Batı Kapitalizmi'nin doğduğunu anlattım. İslam sadece kendine has bir kapitalizm türüne sahip olmakla kalmamış, aynı zamanda Batı kapitalizmini de kuvvetle etkilemiştir. Bu konudaki kanıtları (bir başka) kitabımda (da) bulabilirsiniz. (Murat Çizakça: "History of Civilizations" -İstanbul: Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, 2005.)
* * *
Bence "cami tartışması"ndan önce bu tartışma yapılmalıdır.
"İslam, kapitalizm ile bağdaşır mı?" sorusuna verilecek cevap, "din anlayışımızda" değişim yapıp yapamayacağımıza da ışık tutacaktır.