Irak iç savaşa doğru gidiyor! (I)

BİLEN bilir ki, ‘Irak Savaşı’nı 21. yüzyılın ‘güç mücadelesi’ açısından başından beri kaçınılamaz bir savaş olarak gördüm ve görmeye devam ediyorum.

Yanı başında yaşanan bu kaçınılmaz savaşta Türkiye’nin aktif rol alması gerektiğini de baştan beri azınlık görüşü temsil ettiğimi bile bile inatla savunuyorum.

Ancak, daha önce de özeleştiri yaptığım iki alandaki yanılgımı tekrar etmek zorundayım:

1) ABD Hava Kuvvetleri’nin teknolojik üstünlüğünü görüyordum ama paralı askerlerle devşirilmiş Kara Kuvvetleri’nin Irak’a dirlik ve düzen getirmede bu kadar çapsız kalacağını tahmin edememiştim.

2) ABD yönetimini şekillendiren yeni muhafazakar (neo-con) unsurların bilgi derinliklerini teslim ediyordum ama ideolojik saplantılarının bu kadar koyu bir ideolojik körlük yaratacağını öngörememiştim.

* * *

Bana göre; bugün itibarıyla, ABD yönetiminin Irak’ta saplandığı batakta hálá bu kadar ısrarlı olması Irak’ı artık bir iç savaşa sürüklüyor.

Türkiye’nin bu durumu sadece seyrediyor olması da beni çok kaygılandırıyor!

* * *

Korkarım ki, varılan noktada 15 Ekim’de oylanacak Irak Anayasası reddedilmese bile uygulama imkanı bulamayacak ve Irak’ı oluşturan üç ana unsur (Şiiler, Sünniler ve Kürtler) arasında kızılca kıyamet 15 Ekim sonrası kopacak!

* * *

Her şeyden önce Bush’un BOP’un ana parçası olarak takdim ettiği Irak Anayasası, verdiği sözün tersine, katiyen bir liberal demokrat anayasa değildir.

Bölge uzmanı ve Dış İlişkiler Konseyi kıdemli üyesi David L. Philips’in irdelediği gibi (Newsday/Washington Post ve Los Angeles Times web sitesi-26 Ağustos 2005 Cuma) 15 Ekim’de halk oyuna sunulacak anayasa İslamcılar ile laikleri, Şiiler ile Sunnileri, Araplar ile Kürtleri birbirine düşürmeye aday bir sürü unsur taşımaktadır.

ABD yönetimi Irak’ın geleceğini şekillendirecek anayasa tartışmaları sırasında devamlı seviye ve kalite kaybetmiş, devamlı tavizler vermiştir.

* * *

Bugün vazedilen anayasa İslam’a dayanan teokratik bir yönetimin altyapısını kurmakta, demokratik hakların bir kısmını reddetmekte ve yer yer insan hakları değerlerini inkár etmektedir.

Anayasa; İslam’ı Irak’ın resmi dini olarak kabul etmekte, şeriatı ‘yasamanın (kanun yapmanın) ana kaynağı’ olarak görmekte, hiçbir kanun teklifinin İslam’ın temel inançlarına ters düşmeyeceğini kabul etmektedir. Anayasa mollaların Irak Federal Yüksek Mahkemesi’de görev almasına imkan tanımakta ve mollalara İslam inancına aykırı gördükleri kanunları veto etme hakkı vermektedir.

Anayasa, din mahkemelerine ‘aile hukuku’ üzerine karar verme yetkisi tanıyarak özellikle kadınların evlilik, boşanma ve miras konularında temel hakları önüne büyük engeller çıkarmaktadır.

* * *

Liberal demokrasi ile tamamen zıt değerlerin anayasaya monte edilmesine göz yuman Bush Yönetimi, Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasındaki bazı çelişkileri dengeleyemeyen, hatta zaman zaman körükleyen maddelerin de Irak Anayasası’na girmesine razı olmuştur.

Türkiye’yi 2006 yılında derinden etkileyeceğine inandığım hemen yanıbaşında yaşanan gelişmeleri irdelemeye yarın devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları