HÜKÜMETİN ‘Irak politikaları’ ile ilgili bilinen tek tavrı; Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasıdır!
ABD’nin de Irak’ta toprak bütünlüğünü korumak için mücadele ettiği aşikárdır.
Ancak, her geçen gün ortaya çıkmaktadır ki, ABD bu çabasında başarısızdır. Anayasa referandumu, ABD’nin istediği gibi, ‘evet’ oylarının üstünlüğüyle sonuçlandı ama anayasanın uygulanması hemen hemen imkánsız. Zaten, Anayasa uygulanırsa bölünmeyi teşvik eden maddeler içermekte.
Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da haklı olarak diyor ki:
‘...Anayasa, bugünkü haliyle Iraklıların tümünün iradesini yansıtmamaktadır. Ülkede ayrışmanın önünü açan, federe bölgelere güçlü yetkiler tanıyan, hatta daha vahim olarak bu yöndeki maddelerin değiştirilemeyeceğine hükmeden anayasa, zaman içinde bazı değişikliklere uğradı. Parlamentodan, yapacağı tadilatla dengesizlikleri önemli ölçüde telafi etmesini bekliyoruz...’
* * *
ABD’de Irak’tan asker çekilmesi için yapılan baskılar artıyor. ABD’nin Irak’ın bütünlüğünü koruyacak yeni bir ‘Irak ordusu’ oluşturamadan Irak’tan çekilme olasılığı her geçen gün geometrik oranlarda artıyor.
ABD, Irak’tan askerini çekse de, çekmese de Irak’ın bölünme ihtimalinin giderek beter arttığını konuyla ilgili hemen herkes kabul ediyor!
Tamam; Türkiye Irak’ın bölünmesine karşı ama ya bölünürse ne yapacak?
Bugüne dek Türkiye, Irak’ta hep doluya yakalandı. Ne kırmızı çizgimiz kaldı, ne de istediğimiz herhangi bir şeyi elde edebildik.
Hatta, ABD’nin Talabani ve Barzani’yi baştacı etmesinin nedeni bizzat biziz!
Irak konusunda Türkiye’nin elini kolunu bağlayan, bu hükümetin politikalarıdır.
* * *
Örneğin; Başbakan grubunda yaptığı konuşmada şunları söylüyor:
‘...Kuzey Irak’taki terörist unsurlarla etkin şekilde mücadele edilmesi gerektiği, muhataplarla görüşmelerde vurgulanan başlıca unsurlar arasındadır. Türkiye bu konuda bugüne kadar sabırlı ve dirayetli tavır içerisinde oldu. Ancak her gün başka bir şehrimizde al bayrağa sarılı şehit cenazeleri kaldırılırken, analar ağlarken, bebeler yetim kalırken, Türkiye’den kimse bu noktada artık sabır isteme hakkına sahip değildir, olamaz.’
PKK konusunda ‘sabrımızın taştığına’ dair retorik, bu konuda hiçbir şey yapamayan hükümetlerin artık kanıksadığımız klasik söylemidir.
Veri koşullar altında, sabrımız ne kadar taşarsa taşsın, Türkiye’nin Kuzey Irak’a ‘tek yönlü irade’ ile müdahale edemeyeceğini hepimiz biliyoruz.
‘PKK meselesinde’ ABD’nin yaptırımcı iradesine muhtaç olduğumuzu, bu durumu bizzat kendimizin yarattığını, maalesef ABD’nin PKK’ya doğrudan müdahale etme politikasının ‘inşallah!’ seviyesinden öteye gitmediğini de hepimiz biliyoruz.
Iraklı Kürtlerin, PKK’dan nefret etseler dahi gösterecekleri tepkiler nedeniyle, ABD’nin Türkiye lehine bir harekáta girişemeyeceğini de biliyoruz.
* * *
1) Irak anayasasının uygulama veya düzeltilme şansı çok düşük.
2) ABD’de, Irak’tan çekilme arzusu hızla yükselmekte.
3) Irak’ın bölünme olasılığı her geçen gün artıyor.
Bu güçlü olasılıklar karşısında bizim B planımız ne?