İpler kopmadan önceki son durakta (I)

RECEP Tayyip Erdoğan İsrail’in saldırısından beri Hamas’ı her fırsatta savunuyor ve açık ve seçik bir şekilde Hamas’ın terörist bir örgüt olmadığını söylüyor.

Öte yanda, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley bir gazetecinin, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Hamas’ın terör örgütü olmadığı yönündeki sözlerine katılıyor musunuz?” şeklindeki sorusunu yanıtlarken ABD’nin Hamas’ı terör örgütü olarak gördüğünü ve bu konudaki görüşünün net olduğunu söylemiş.
Türkiye ile ABD arasında “uluslararası olguları” algılama çabasında ulaşılan son noktayı bu basit ama derin farklılık çok açık vurguluyor.
Türkiye ve ABD; iki ülkeyi derinden etkileyen konularda iki zıt uçta bakış açılarına sahip olduklarını göstermekten artık çekinmiyorlar.
ABD’de Türkiye ile ilgili algılamanın son dönemde altüst olduğunu tüm gözlemciler kaydediyor. Sadece bir örnek olarak hemen tüm yazarları Erdoğan’ı savunan Sabah Gazetesi’nde Ömer Taşpınar’ın 7 Haziran Salı günü yayınlanan “ABD ile Kriz Yönetimi” başlıklı yazısına bakınız.  
Denebilir ki, “ne var bunda”! İki bağımsız ülke farklı düşünmekte özgürdürler. Hatta daha da ileri gidilip, hükümet ABD karşısında geliştirdiği bağımsız politika nedeniyle alkış da alabilir.
Ama hükümet bu alkışı hak etmiyor! Zira, AKP hükümeti, önemle Ahmet Davutoğlu döneminde; ABD’nin çok yakın bir müttefiki olma, onun Ortadoğu’da temsilciliğine soyunma iddiası ile dış politikalar geliştirdi de ondan!
* * *
Çok değil, bir sene öncesine gidelim. Obama’nın seçimi hükümeti ziyadesiyle sevindirmişti. Danışman sıfatı ile Obama yönetimini ziyaret eden Ahmet Davutoğlu ABD’deki yeni dönem ile ilgili olarak görüşlerini şu veciz sözlerle ifade etmişti:
“Obama ile Türkiye’nin dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen örtüşmektedir!”
Bush döneminde ABD’de pek sevilmediğini söylediğim bir dönemde Davutoğlu şahsıma “Pentagon’un kendisini sevmediğini, ama Dışişleri’nde ne dediğini anlamak isteyen bir sürü uzman olduğunu” belirtmişti. Nitekim, Davutoğlu haklı çıktı ve Obama döneminde Türkiye’de Dışişleri Bakanı oldu. Bush döneminde bozulan ABD-Ortadoğu ilişkilerinin Obama döneminde Erdoğan hükümeti ile işbirliği yapılarak yeniden düzenleneceğini ifade eden bir sürü insana Washington sokaklarında rast gelmek artık mümkündü.
Nitekim, Obama seçildikten hemen sonra Türkiye’ye çok önemli bir gezi yaptı.
Hükümet yetkilileri ve bazı köşe yazarları çok sevindiler.
Obama ziyaretinde Türkiye’de şöyle yazan yazarlar oldu:
1) “Bana göre Obama, genç yaşımdan itibaren tanımak fırsatını bulduğum Amerikan toplumunun en iyi niteliklerini temsil eden olağanüstü bir lider.”
2) “Obama’dan önceki Türkiye’yi unutunuz, Obama’dan sonra yeni bir Türkiye var.”
3) “Bu dönemi başlatan Amerikan Başkanı’nın bir ‘ilk’ olan ‘tarihi’ Türkiye ziyaretinin verdiği izlenimi üç sözcükle ifade et deseniz, Obama için şu ‘3D’yi söylerdim: Dürüst, duyarlı, dost...”
* * *
Benim gibi düşünen kişiler ise Obama’nın siyah ama Beyazsaray’ın hâlâ beyaz olduğu düşüncesi ile nasıl oluyor da “Obama ile Türkiye’nin dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen örtüşüyor?” diye sormadan edemiyordu.
Şahsen, Ahmet Davutoğlu’nun hayal dünyasını kendi lehine yontabileceğini zanneden ABD’deki “Türkiye uzmanları”na gülüyor, gün gelir, “Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu” diye düşünmeden edemiyordum. Yazılarımda bunu açıkça ifade de ediyordum.
Nihayet, o gün geldi!                                                                           (Yarın devam edeceğim.)
Yazarın Tüm Yazıları