ARAŞTIRMACI ilaç firmaları, dünyada ilaç sektörünün ana motoru.
Yeni ilaç keşfi için dünyada her yıl 50 milyar dolar harcanıyor. Bunun 38.8 milyar dolarını ABD harcıyor.
Sadece Pfizer’in bir laboratuvarında 7000 araştırmacı, 800 mucit çalışıyor.
ABD’nin, federal hükümete bağlı, yeni tedaviler geliştirmekle görevli tıbbi araştırma merkezi Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) federal bütçeden beher yıl 27.6 milyar dolar kullanıyor.
NIH’in ana merkezinde, aralarında 60 Türk’ün bulunduğu 6000 araştırmacı çalışıyor. NIH her yıl dünyada 3000 araştırma kurumuna, 200 bin bilim adamına yeni buluşlar için mali yardım yapıyor.
* * *
Bu çalışmaların katkısıyla insan yaşamının hem süresi, hem kalitesi artıyor.
Daha iyi hijyen şartları, daha iyi beslenme koşullarıyla birlikte yeni keşfedilen ilaçlar sayesinde bu yüzyıl başında 48.8 olan ortalama insan ömrü artık 80’ler mertebesine ulaşmış vaziyette.
Nitekim, sadece 1960 ile 2002 yılları mukayese edildiğinde; doğumda yaşam beklentisi ABD’de 69.9’dan 77.1’e, İngiltere’de 70.8’den 78.1’e, Kanada’da 71.4’ten 79.7’ye, Polonya’da 67.8’den 74.6’ya, Portekiz’de 64.0’dan 77.2’ye, Türkiye’de de 48.3’ten 68.6’ya yükselmiş durumda.
* * *
İnsanlığın ilaç sektöründen iki talebi var:
Ucuz ve sürekli geliştirilen etkin ilaç!
Bu noktada, ilaç sektörüne ve bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin yapılarına biraz daha yakından bakmak gerekiyor. Bilindiği gibi, ilaç sektöründe esas olarak iki tip şirket var: Araştırma-geliştirme odaklı şirketler ve jenerik ilaç şirketleri.
Araştırma odaklı ilaç şirketleri, yeni tedavilere yönelik yeni moleküller keşfediyor ve bunların patentini almak için başvuruyor. 20 yıllık patent hakkının alınmasıyla birlikte, molekülün ilaca dönüşmesi için yeni bir araştırma süreci başlıyor. Her bir molekül için ortalama 12-15 yıl süren ve molekül başına ortalama 880 milyon dolar yatırım gerektiren bu süreç sonunda; molekül ilaç halini almış olarak tıbbın hizmetine sunulabiliyor.
İlacın tıbbın hizmetine sunulmasından sonra, geriye kalan patent ve/veya veri koruması süresi ise araştırmacı firmanın, yaptığı yatırımın karşılığını almasını sağladığı gibi, yeni ilaç araştırmaları için de kaynak yaratıyor. Orijinal ilacın patent ve/veya veri koruma süresinin dolmasıyla birlikte ise devreye jenerik ilaç üreticisi şirketler giriyor. Bu şirketler tarafından üretilen ve orijinal ilaçlarla aynı etkiye sahip jenerik ilaçlar, araştırma ve geliştirme yatırımı içermediğinden dolayı, daha ucuz ve daha yaygın olarak toplumun hizmetine sunuluyorlar.
* * *
Hem yeni ilaçlara kavuşabilmek, hem de bunlara mümkün olduğunca ucuza ulaşabilmek için ilaç sektöründe araştırmacı şirketler ile jenerik ilaç üreticilerinin bir arada yaşaması şart. Ne araştırmacı şirketler kendilerini tembelleştirecek şekilde ömür boyu keşfettikleri ilaç üzerinde tekel sahibi kalabilmeli, ne de jenerik ilaç şirketleri araştırmacı şirketlerin araştırma yapma hevesini ellerinden alabilmeli!
Bu denge de ancak patent ve fikri mülkiyet haklarının birlikte mevcudiyeti ve korunmasıyla kurulabilir.