Paylaş
Denebilir ki, birini bir beladan kurtarmak için yalan söylenebilir.
Ancak bu durum kişisel temelde geçerlidir. Örneğin, yalan mahalle arasında kanlı bir kavgayı önlemek için söylenmişse hoş görülebilir ama yalan mahkemede sanık lehine söylenmişse kamusal anlam kazanacağı için hoş görülmeyecektir.
* * *
“Eve dönüş” hükümetin başta “Kürt açılımı” olmak üzere değişik isimler verdiği, benim ise ısrarla “Kuzey Irak açılımı” olarak nitelendirdiğim süreçte bugüne dek atılmış en somut adım!
Ben hükümetin iyi niyetinden zerre kadar şüphe etmiyorum. Ama baştan beri “açılımı” yönetememesinden korkuyorum.
Nitekim, pazartesi günü sınırda PKK’nın açık ve seçik gündemi elinde tutmuş, Türk yetkililer pasif bir tavır içinde “Aman bir maraza çıkmasın!” gayretlerine düşmüştür.
Pazartesi günü itibariyle PKK tamamen meşru hale gelmiştir, bundan böyle PKK’nın meşru olmadığını beyan edecek herhangi bir hükümet yetkilisi ciddiye alınmayacaktır.
* * *
Ben bunun da üzerinde çok fazla durmak istemiyorum.
Benim derdim pazartesi günü başlayan süreçte, yapılan pazarlıklara kulp takabilmek için, adına “içtihat” dense de hukuka takla attırılmasıdır. Zira teslim olanlar arasında bazıları:
1) Açık bir şekilde PKK üyesi olduklarını beyan etmektedirler. Kıyafetleri, emir aldıkları makam, kullanılan bayrak ve atılan sloganlar bu durumu tevsik etmektedir.
Kanunlara göre, hiçbir suça karışmamış olsa da, illegal bir terör örgütünün üyesi olmak büyük suçtur.
2) Terör örgütü mensupları, daha önce suç işlememiş olmak kaydı ile, “Pişmanlık Yasası” çerçevesinde “pişman olarak” örgütle ilişkilerini kesip, devlete yardımcı da olarak terör örgütü üyesi olmak sıfatı ile işledikleri suçu ortadan kaldırabilirler. Ancak ifade verenler açıkça:
1) Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istemediklerini,
2) PKK’lı olmaktan vazgeçmediklerini ilan etmişler, devlet aygıtına “Beni kendi hukukuna rağmen olduğum gibi kabul edeceksin!” diyerek dayatmışlar ve bu dayatmada başarılı olmuşlardır.
Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istemeyen, PKK ile organik bağını devam ettirmekte ısrarlı olanlara “Yok sen yine de 221 sayılı Pişmanlık Yasası kapsamına alındın!” denilerek de yeni bir içtihat yaratılmamış -zaten mahkemeler içtihat yaratamaz- hukuka takla attırılmıştır.
Gözüken odur ki, hükümet TBMM’de gerekli yasal değişiklikleri yapmadan PKK ile yaptığı pazarlık sonucu bu adımların atılmasına göz yummuştur.
* * *
1) Hukukun genelliği ilkesinden hareketle, pazartesi günü itibariyle; PKK üyesi olduğu, PKK bayrağı astığı, Apo’ya “sayın” dediği, PKK eylemlerine katıldığı vb. için hüküm giyenlerin cezası kadük kalmıştır.
2) Ergenekon Davası büyük yara almıştır. Bundan böyle; Ergenekon Savcısı Ergenekon örgütü üyesi olmanın PKK üyesi olmaktan çok daha ağır bir suç olduğunu ispat etmek zorundadır.
Ya da savcı “içtihat” uygulayarak “darbecileri” salıvermek durumundadır!
* * *
Hukuk siyasete mağlup olursa, hukuksuzluk salgın hastalık gibi her yere bulaşır!
Paylaş