‘ESKİ köye yeni ádet, her ne kadar hayırlıysa da, bu álemin ondan nefreti eski ádettir.’
Ahmet Cevdet Paşa.
Bir ülkede, o ülkenin sosyal dokusuyla ilgili olarak takriben yüz yıl önce söylenmiş bir söz hálá tazeliğini koruyorsa o düşünürü (Ahmet Cevdet Paşa) mü övmeli, yoksa o ülkeyi (Türkiye) mi yermeli?
* * *
Bu ülke ne zaman ileri doğru bir adım atsa, bir türlü belinden çıkaramadığı don lastiğini birileri önce koyverir; sonra da aniden geri çeker.
Ülke ilk adımı attığı noktada yine kıçüstü yere düşer.
* * *
Mustafa Kemal Atatürk’ün koca bir yüzyılı aşan muazzam adımlarını İsmet İnönü statükoya çevirmedi mi?
Ancak, Atatürk sonrasının ceberrut devletini yaratan İsmet İnönü, aynı zamanda Milli Kurtuluş’un şanlı komutanı değil midir?
Adnan Menderes’in kentleşme çığırını 27 Mayıs darbecileri yerle bir etmediler mi?
Ama milleti karpuz gibi ortadan ikiye bölen de rahmetli Menderes değil miydi?
Süleyman Demirel’in büyümeci politikaları 12 Mart ile yerle bir olmadı mı?
Fakat aynı Süleyman Demirel, Turgut Özal’ın devrimciliğini 1991’de tekrar halk yardakçılığına çevirmedi mi?
1989’da Cumhurbaşkanlığı’na kaçan Turgut Özal ile 1983’ün devrimci Özal’ı bedenen aynı insanlardır; ama ruhen aynı kişi mi idiler?
1 Mayıs 1977’de derin devletin (kontrgerilla) saldırdığı Halkçı Ecevit ile Devletçi Bülent Ecevit de adeta aynı bedende zuhur eden iki ayrı varlık değil midir?
Şimdilerde İran ve Suriye ile ittifak arayan emekli paşalar çok değil 7-8 yıl önce ‘Bu ülke İran olmayacak!’ diye bas bas bağırmazlar mıydı? Suriye’ye ‘Apo’yu geri ver, yoksa karışmam!’ diye parmak uzatmazlar mıydı?
* * *
Recep Tayyip Erdoğan’ı da artık bütün dünya ‘17 Aralık öncesi ve sonrası’ başlığı altında iki bölümde incelemiyor mu?
Beyaz enerjiye panzehir olarak seçilenlerin AK Enerji duvarına çarpmaları tarihin tekerrürü mü?
Dünyada en azılı katillerin dahi layık görülmediği bir sıfat olan ‘sahte vatandaşlık’ gibi uydurma bir kavramı ortaya atan TSK ile ‘balans ayarı yapan’ TSK aynı akılla ‘bu memleketi siyasilerden çok biz koruruz’ fikrinde değiller mi?
‘Bana milliyetçiler yanlış yaptı dedirtemezsiniz!’ diyen Süleyman Demirel ile Trabzon’da TAYAD’lı gençlerin, kendilerini linç etmek isteyen insanların insan haklarını ihlal ettiğini söyleyen AKP milletvekili aynı kaynaktan mı beslenirler?
Kendi partisinden ayrılan milletvekillerini ağır ithamlarla suçlayan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi de bir partiyi terk ederek başka bir parti kurmamış mıdır?
Şimdilerde; milletvekili transferi yapan partilerin Hazine yardımı almaması için CHP ile birlikte çaba gösteren AKP’nin kendisi de transferlerle doğup Hazine yardımı almamış mıydı?
* * *
Bazen canım ziyadesiyle sıkılıyor!
Kaç defa daha koşmaya başladığımız aynı noktaya geri dönüp bir kez daha yeniden koşmak için debeleneceğiz?