İLAHİYATÇI Prof. Dr. Hayrettin Karaman çok saygı duyduğum, çok sevdiğim bir ilahiyat uzmanıdır. Dini konularda zaman zaman görüşlerini almaktan, sohbetlerini dinlemekten büyük zevk alırım.
Ancak, ben de Karaman Hoca’nın aşağıda alıntı yaptığım yazısını okuyunca çok şaşırdım. (Yeni Şafak-25.09.08)
"...bir Müslüman olarak en azından... ahlak, insaf, vicdan sınırlarını aşan, ideolojik veya ekonomik menfaati için her şeyi mubah sayan, sahip olduğu imkánları (gazete, dergi, televizyon, reklam, sanat...) kötüye kullanan medyayı boykot etmenin farz, onları desteklemenin haram olduğunu ifade etmek isterim.
Müslümanlar evlerine bu çeşit gazeteleri sokmamak ve televizyonlarında uygunsuz kanalları açmamak, izlememek durumundadırlar."
Bu yazıyı okurken Hoca’nın:
a) Demokrasiden hiç nasibini almamış olmasını,
b) Hırsızlara, arsızlara sırf Müslüman oldukları için sahip çıkan bir görüntü vermesini,
c) Başbakan’ın yağdanlığı durumuna düşmesini çok ama çok yadırgamıştım.
Zira, tanıdığım Prof. Dr. Hayrettin Karaman, bu vasıfların üçünden de çok uzak bir insan idi.
Hoca hakkında yanılıyor muydum?
* * *
Ancak aynı Prof. Dr. Hayrettin Karaman aynı köşesinde 2 okurundan aldığı mektupları da yayınladı. (Yeni Şafak-28.09.08)
Birinci mektupta şu görüşlere yer veriliyor:
"...İktidar ve yerel yönetimlerdeki yolsuzluk diz boyu. Müslüman olsun da ne olursa olsun diyorsanız bir şey diyemeyeceğim. Ama bir din önderi olarak lütfen dini kullananlara karşı savaş açın artık. İktidar hortumları kesti ama maalesef adalet ve eşitlikle halka dağıtmak yerine gitti başka yerlere bağladı..."
Karaman mektubu yayınladıktan sonra şunları yazıyor:
"Okuyucumun ’Yolsuzluk diz boyu, ne değişti’ gibi bazı ifadelerini abartılı buluyorum, ama ’yarası olan gocunsun’ diyerek aynen naklettim."
* * *
İkinci okur ise şu görüşlere yer veriyor :
"...Bence bir sonraki yazınız, dernek, vakıf ve cemaatlerin daha düzenli, hesaplarının daha dikkatli olması, yardımlarını daha hassas dağıtmaları hakkında olursa sevinirim...
Tabii ki dinleyeceklerini hiç zannetmem. Çünkü yıllardır Müslümanlar fetvalara bakma gereği duymuyorlar, biz yaptık oldu diyorlar. Müslümanlar maalesef parayla tanıştıkları günümüz çağında her türlü kirlenmenin içerisindedirler."
Karaman yazısını şu cümlelerle bitiriyor:
"Bu iki mektubu bir özeleştiri olarak kabul etmek, kötülüklerden uzak kalmış isek şükretmek, bulaşmış isek ıslah-ı nefse yönelmek gerekiyor."
* * *
Dün Hoca’ya yazılan mektuplardan biri, Hürriyet’te "Boykotçu Hoca’ya Zor Sorular" başlığı ile manşetten yayınlandı. Ancak, haberi yayınlayan sevgili Turan Yılmaz’ın Hoca’ya yazılan mektupları yine onun sayesinde öğrendiğimizi, Hoca’nın da mektupları bir özeleştiri olarak yayınladığını açıkça söylediğini yeteri kadar vurgulamadığını düşünüyorum.
Haksızlık edene kızalım, onu teşhir edelim ama biz onlara haksızlık etmeyelim!
* * *
Tüm Müslümanların Şeker/Ramazan Bayramı’nı, Musevilerin yılbaşısı Roş Aşana’yı candan kutlarım.