LÜBNAN eski ve harap Lübnan olmaktan çıkmış ve Beyrut tekrar eski güzelliğine ve sukunetine kavuşmaya başlamıştı.
Ancak, 1975-90 yılları arasındaki iç savaşta harap olan Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta terör tekrar hortladı ve eski başbakan Refik Hariri bombalı saldırıyla öldürüldü.
1 Mart 2003’ten beri Ortadoğu illa ki yeniden kuruluyor, orada kıyamet kopuyor ve biz sadece seyrediyoruz diye iddia ediyorum. 3 Kasım 2004 seçimlerinden beri de çok daha saldırgan bir ABD ile karşı karşıya olduğumuzu ısrarla savunuyorum.
* * *
Şimdi Hariri’ye yönelik menfur saldırıya dönelim:
Uzmanlar saldırının gizli örgüt işi olduğu konusunda tamamen hemfikirler!
Gazetelere göre; saldırıyı, adı daha önce hiç duyulmamış ‘Büyük Suriye’de Cihad ve Zafer’ adlı bir örgüt üstlendi. Örgüt, ‘tiran’ olarak nitelendirilen Hariri’nin Suudi Arabistan ile ilişkileri nedeniyle öldürüldüğünü ifade etti. Lübnan’daki muhalefet liderleri ise Hariri’nin öldürülmesinden Lübnan ve Suriye hükümetlerini sorumlu tuttu. Bir grup gösterici de Baas Partisi’nin Lübnan bürosu önünde toplanarak Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın fotoğrafını yaktılar.
Ekim ayında görevi bıraktığından bu yana muhalefet saflarında yer alan Hariri, Suriye yanlısı Devlet Başkanı Emile Lahoud ile yıllardır rekabet içindeydi.
* * *
Cinayeti kimin işlediğini şimdilik kesin olarak bilmiyoruz. Ancak, Hariri’nin ortadan kaldırılmasının kim(lerin) işine geldiğini pekala sorgulayabiliriz.
1) ABD’nin açık hedeflerinden birisi Suriye ve bu ülkede hálá etkin olan Baas Partisi.
2) Hariri Devlet Başkanı Emile Lahoud’un tersine Suriye karşıtı. Seçimleri kazanacağına inanılıyordu ve kendisi ülkedeki Suriye etkinliğini azaltmak için çaba göstereceğini açıkça ilan ediyordu.
3) Lübnan Büyük Ortadoğu Oyunu’nda herkesin gözünün olduğu çok kritik bir ülke. Çeşitli terör politikaları, el altından bu ülkede üretiliyor.
* * *
Öte yanda, ‘İngiliz The Guardian gazetesi, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine olası müdahalesine karşı ABD’nin Kuzey Irak’a yığınak yaptığını yazdı.
Gazetenin haberine göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerinde, Kerkük konusunda iç baskı artarken, bakanlar, ‘yenilenmiş bir askeri müdahalenin işaretlerini’ verdi.
Bunun, Ankara’nın ABD ile ilişkilerinde yeni gerginliklere yol açacağına dikkat çekilen yazıda, adı verilmeyen bir Türk diplomatın sözlerine de yer verildi.
Diplomatın, ‘Kerkük şu anda bir numaralı güvenlik meselesi ve kamuoyu kaygısıdır. Kerkük, potansiyel barut fıçısıdır. Bizim için özel statüsü vardır... Tüm insanlara aittir. Irak’a müdahale etmek istemiyoruz. Ama kırmızı çizgilerimiz var’ sözlerine dikkat çekildi.
Kerkük’ü kontrol edenin, Irak’ın bilinen petrol rezervinin yüzde 40’ını (bendeki Botaş kaynaklı bilgiye göre %7.5!) kontrol edeceğine işaret edilen yazıda, böylesi bir zenginliğin, bağımsız bir Kürt devletini ekonomik olarak kendi ayağının üzerinde tutabileceği kaydedildi.’ (Hürriyetim-WEB-15.02)
* * *
Bana öyle geliyor ki, son dönemde hükümet Ortadoğu’yu okuyamıyor ve yanlışlar yumağı içinde sürükleniyor.
Sanki dönen büyük oyunlar ortasında Türkiye ısrarla küçük düşünüyor!