3 yıl üzerine yatıldıktan sonra birdenbire TCK 301. madde değişikliği gündeme düşüyor. Ama değişikliğin alelacele ele alındığı o kadar belli ki "Ön izni cumhurbaşkanı mı versin, yoksa Adalet Bakanı mı?" sorusuna her bir yetkili farklı cevap veriyor.
Belli ki, tıpkı "Velev ki..." sözleri ile başlayan dönemde türbana özgürlüğü diğer anayasal değişikliklerden ayırarak AKP’nin MHP’nin peşine takılıp sürüklendiği gibi, 301 konusunda da "kervan yolda düzülür" mantığı ile hareket ediliyor.
Şimdi "301 değişikliği" ile AB’ye şirin gözükülecek, ama 301’e dokundurtmamakta yeminli MHP’den de parti kapatmayı zorlaştırma konusunda destek istenecek!
* * *
Recep Tayyip Erdoğan bir şeyler söylüyor, söylenen sözleri en yakın mesai arkadaşları bile tıpkı bizler gibi TV’lerde duyuyorlar ve o andan itibaren söylenen sözlere mecburen sahip çıkıyorlar.
Bu garabet AKP’de devamlı yaşanıyor. Başbakan’ın "ben merkezli" ruh hali bütün partiyi teslim almış durumda. O ne buyurursa AKP’liler de öyle davranmaktan başka çare bulamıyorlar.
AKP’de son iki aydır herkes şaşkın.
Sıkı ise tepki ver.
"İşte kapı, işte sapı!"
* * *
TV’ye bakıyorum. AKP’nin bir ilde tertip ettiği gençlik kurultayında avaz avaz "10. Yıl Marşı" okunuyor. Stilize edilmiş şekli ile bu marş 28 Şubat döneminin simgesi olmuştur. Dönemin komutanlarının yarattıkları psikolojik harekát ile marş tıpkı İstiklal Marşı gibi ayakta söylenirdi.Haşa marşın kendisine değil ama 28 Şubat’ta kullanıldığı şekle gıcık olmamak mümkün değildir. Geçmişini inkár etmeyen hiçbir AKP’linin bu marşı içten söylemesi insan fıtratına uymaz.
Ama oluyor işte, AKP’liler avaz avaz söylüyorlar.
Salona bakıyorum, türbanlı kızlar, kadınlar adeta sırra kadem basmışlar.
* * *
Başbakan nereden bulmuşsa bulmuş, zamanında İnönü resimleri ile basılmış banknotları kürsüden sallıyor. "CHP Atatürkçü değil!" demeye getiriyor. Maşallah, ağzından laiklik kelimesi düşmüyor. AKP hem Atatürkçü hem de laikliğin bekçisi!
Parti kapatma davasından evvel gürül gürül esen, insanları incitmekten zerre kadar ürkmeyen, laiklik hassasiyeti yüksek kesimden intikam almayı kendine iş edinen, türbanın siyasal simge olma ihtimalini pervasızca haykırarak Anayasa’nın 24. maddesini açıkça ihlal eden başbakan gitmiş, yerine "Bal dök yala!" kıvamında bir başbakan gelmiş.
Neden?
a-) Başbakan yaptığı hataları anlamış, AB’ye inancı yeniden alevlenmiş, herkesi kucaklamadığı için medanet duymuş, hem özü hem sözü demokrat bir kişi de ondan.
b-) Partisinin kapatılmasının doğrudan kendisine zarar vereceğini çözdü, AKP’nin altından bir halı gibi çekileceğini biliyor, hazırlanan alternatif senaryoların farkında, inancı da zoru görünce takiye yapmaya cevaz verdiğine göre köprüyü geçinceye kadar uslu durmanın hiçbir zararı yok düşüncesinde.
Şıklar arasında seçim sizin!
* * *
Ben insanların iç-tutarlılığına büyük önem veriyorum. İnsanların benimle aynı görüşte olma mecburiyetleri yok. Ama neyi savunurlarsa savunsunlar tutarlı olmak zorundalar.
Aksi halde onlara saygı duyamıyorum.
Hangisi gerçek AKP, hangisi gerçek Erdoğan; benim aklım karıştı!