26.02.2006 Pazar günü yazdım. AKP'nin lider kadrosu Milli Görüş geleneğinden geliyor ve bu geleneğin tek geleneği var: Muhalefet! İktidar olmayı bilmiyorlar.
Erbakan döneminde de gördüğümüz gibi, Erdoğan döneminde de ellerine şablonu verilen uyum yasaları ve IMF reçeteleri tüketilince, geriye politikasızlık kaldı.
Kendisini taban ile tavan arasında sıkışmış bulan ve taban ile tavanı nasıl meczedeceğine dair elinde herhangi bir tasavvur olmayan iktidara çoktandır "iki arada bir derede" ruh hali hákim.
* * *
Örnek olarak "HAMAS ziyareti"niele alalım.
Hükümet dış politikada ülkelerle teke tek ilişki kurmaya dayanan, adına "stratejik derinlik" denen ve ülkeye bağımsız ve şahsiyetli görünüm sağlayacağı düşünülen bir politika izliyor.
Ülkeler ile bağımsız ve şahsiyetli ilişkiler kurmanın Türkiye'yi Ortadoğu'nun lideri yapacağına ve Türkiye'nin AB ve ABD önünde Müslüman ülkelerin temsilcisi olarak temayüz edeceğine inanılıyor.
İyi de; ülkelerle tek tek ve bağımsız ilişki kurabilmenin olmazsa olmaz bir şartı var:
İlişki kurduğunuz ülkedeki yönetimin de teke tek ve bağımsız ilişki kurabilecek bir konumda/kapasitede olması şart.
* * *
Türkiye dünyada nerede duruyor? Bizzat Başbakan'ın ifadesiyle Türkiye, ABD ile "stratejik ortak" ve AB'ye üye olmak için canla başla uğraşan bir konumda.
Türkiye kendini Batı Bloku içinde tarif ediyor.
HAMAS nerede duruyor? Filistin halkının seçilmiş temsilcisi. Peki o dünyada bağımsız bir politika mı izliyor? Haşa!
HAMAS'ın askeri kanadının Ankara'yı ziyaret eden lideri Halid Meşal, tıpkı Hizbullah gibi, İran'ın Suriye üzerinden yürüttüğü "Ortadoğu politikası"nın silahlı bir parçası. Meşal, İran'ın finanse ettiği ve Suriye'de Baas rejimin himayesi altına aldığı bir liderdir.
Halid Meşal, Filistin halkının bağımsızlığı için mücadele verirken, ister istemez, Ortadoğu dengeleri içinde kendine İran-Suriye eksenini seçmiştir.
Artık bu eksenden kopması mümkün değildir.
İcabında HAMAS bölünebilir, HAMAS'ın siyasi kanadı Batı ittifakına geçebilir; ama sürgündeki Halid Meşal'in temsil ettiği askeri kanat, varlığını borçlu olduğu ve himayesinde yaşadığı İran-Suriye ekseninden kopamaz.
* * *
İran nasıl bir dış politika izliyor?
O da tıpkı, AKP'yi yönlendirenler gibi, "Ortadoğu'nun lideri" olma hayalleri görüyor ve bu amaçla sırtını 21. yüzyılda yükselecek yeni bir eksene, Çin-Hindistan-Rusya eksenine dayamaya çalışıyor.
Türkiye ve İran, Ortadoğu'da rakipler ve HAMAS rakibimizin ekseninde!
İran, aynı zamanda Türkiye'nin parçası olduğunu söylediği ABD-AB ekseninin hasmı!
AKP yönetimi içeride tabana, dışarıda Müslüman dünyaya hoş görünmek amacıyla HAMAS'ın askeri kanadını Ankara'ya davet ettiğinde işte böyle hassas bir dengeyle oynamıştır.
Oynarken de haliyle, "ne şiş yansın ne kebap politikası" gütmek zorunda kalmış, ziyaret Başbakan'ın kendi başkentinde bizzat kendinin davet ettiği misafirinden köşe bucak kaçtığı bir kakofoniye dönüşmüştür.
Bu davetin olası maliyetlerini yarın irdeleyeceğim.