AVRASYA Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, eski Büyükelçi Gündüz Aktan, özellikle Kıbrıs ile ilgili statükocu/şahin görüşlerine katılmadığım ama derin bilgi ve tecrübesine saygı duyduğum, devamlı takip ettiğim bir fikir adamıdır!
* * *
Nuray Başaran, 2.03.2005 tarihinde Akşam Gazetesi’nde yayınlanan Derin Sohbet’te Gündüz Aktan ile bir söyleşi yaptı.
Önemli gördüğüm söyleşiden, bana göre can alıcı bazı bölümleri, Hürriyet okurlarının da dikkatine sunmak istiyorum:
‘- (Türk kamuoyuna yerleşen anti-Amerikancılık dalgası ile ilgili olarak):
- (Bush’un bu dalgayı hak eden politikalarını sıraladıktan sonra)...Ama tüm bunlar hükümetin tutumunu tümüyle izah edemiyor...nedenler var, fakat ABD karşıtlığı bu nedenlerin ötesine geçmiş gibi görünüyor. Hangi çevreler bunlar? AKP’nin temelini, çekirdeğini oluşturan dindar kesimler. Bir başkası Kemalist ve diğer milliyetçi kesimler. Bunlar ABD’ye karşı çok yoğun bir kuşku, korku ve nefret duymaya başladılar.’
- Yani farklı kesimler kendi açılarından ortak bir paydada anti-Amerikancılık noktasında buluşuyorlar.
- Dindar kesim, özellikle Sünni bölgede yaşayanlarla kendilerini özdeşleştiriyor. Mesela Felluce’de, Bağdat’taki olaylarla. ABD’nin bu bölgede baskıcı bir siyaset gütmesinden çok rahatsız. Oradaki isyan hareketini aşağı yukarı gönülden destekliyor. Bu direniş hareketinin terörizme yönelik olanını dahi kabullenmeye hazır. Ama Şii kesimindeki olaylara pek fazla bakmıyorlar. Bu dinin iç politikadan başka dış politik alana da yayıldığını gösteriyor. Dini değerlendirmeler burada önem kazanıyor. Bu Türkiye’de yeni bir şey. İlginç olan şu; İran gibi din temelli bir siyasal rejimde bile din bu kadar önemli rol oynamaz.
- Sizce Türkiye’nin bir Irak politikası var mı?
-...Eğer illa bir kırmızı çizgi istiyorsanız bu Irak’ın toprak bütünlüğüdür. ABD eğer büyük Ortadoğu’da, bir demokratikleşme, bir ekonomik gelişme politikası yapıyorsa, bu bölgedeki ülkelerin toprak bütünlüğüne dayanmak zorundadır.
- Rusya ABD’ye bir alternatif mi?
- Israrla söylüyorum, alternatif politikalar, eksen politikaları yanlış politikalardır ve şu anda bunu gerektirecek bir şey de yoktur.
- (ABD ne yapmalı mealli soruya karşılık):
-...ABD’nin Irak’taki Türk hak ve çıkarlarına eskisinden daha saygılı olması lazım. Burada ciddi bir sorun var. ABD’nin 1 Mart sendromundan kurtulması lazım.
- (Henüz başmüzakerecinin tespit edilememiş olması ile ilgili olarak):
- Hiçbir önemi yok. Seçer, daha vakit var...(ancak) Hükümet Anti-Amerikancı kitleleri akılcılığa çağırmak için herhangi bir gayret göstermiyor. Tam tersine Sayın Başbakan ABD’nin aleyhine, diplomasinin kabul edemeyeceği ağır bir söylemi, belli bir süre benimsedi. Ayrıca beni burada şaşırtan, Sayın Başbakan’ın bu sözlerinin önemli bir kısmını yazılı metinden okuması. Bu metinleri yazanları merak ediyorum. Bunları hangi dış politika uzmanları yazmaktadır ve ne biçim dış politika uzmanıdır bunlar. İlk defa bu Sayın Başbakan, Dışişleri Bakanlığı memurlarını gerçek anlamda bir danışman olarak kullanmamaktadır.
- Peki, o zaman bu metinleri kimler nasıl yazıyor.
- Belki yanında partili danışmanları var. Çok açıkçası bu partili danışmanları dış politikadan anlamıyorlar. Ama bunu illa kamuoyunda söylememiz gerekmiyordu. Bunlar dış politika bilmiyorlar.’