ŞURASI inkâr edilemez bir gerçek ki, gerek Milli Görüş, gerekse Gülen Hareketi Türkiye’nin siyasal ve sosyal tarihinde rol almış en önemli örgüt/ hareketlerdendir.
Büyük bir azimle; bıkmadan, yorulmadan yıllardır mücadele verirler ve tabana ulaşma gayretlerinde hem solculardan hem de laiklik hassasiyeti yüksek kesimlerden çok daha başarılıdırlar. Başarılarının temelinde de tabandaki insanlara siyasal söylem götürme yerine öncelikle onları anlama ve hizmet götürme gayretleri yatar. İhtiyaç sahibine sağlık hizmetinden tutun, eğitim hizmetine kadar hemen her alanda yardımcı olurlar, zor günlerinde yanı başlarında bulunmaya azami gayret gösterirler. “Laikler” hamasi nutuklarla yetinirken, bu kuruluşlar ceplerinden para da harcayarak, ellerinden geldiğince, muhtaç olanın yardımına koşarlar. Siyaset bilimi tanımı ile yazıyorum. Gerek Milli Görüş, gerek Gülen Hareketi kendilerine bağlananlar ile hayatın tüm alanlarını kapsadığına inanılan ideolojik bağ kurarlar. Gönüllü bir bağlılık ama tam bağımlılık söz konusudur. * * * Benim indimde iki kuruluş arasında onları ayırt eden temel farklar da vardır. Bana göre bu farklar: 1) Milli Görüş özünde bir siyasi örgütlenmedir. Siyasi tercih ve hedefleri her dönem açıktır. Gülen Hareketi ise sosyal, hatta ekonomik alanlarda aktif, siyasete yukarıdan bakan, her dönem siyasi hedefleri global hedefleri ile şekillenen bir yapılanmadır. Milli Görüş milli/bölgesel hedefleri, Gülen Hareketi ise evrensel hedefleri olan kuruluşlardır. * * * 2) Milli Görüş bilimsel gelişmelerle yakından ilgilenmeyen, tersine dünyayı statik bakış açısı ile algılayan bir örgüttür. Gülen Hareketi Said-i Nursi’nin izinden giderek bilim ile dini birlikte içlemeye çalışan, eğitime özel önem veren bir örgüttür. Hatta Nurculuğun bir kolu olarak Yeni Asya Hareketi bilim ve felsefe ile yoğrulamaya çalışır. * * * 3) Milli Görüş siyasal ağırlıklı şekillenme ile uzlaşmaya sadece taktiksel bakan, sert duruşların zaman zaman gerekliliğine inanan, inanç ayrılığının keskin farklılıklar yarattığını düşünen bir varlıktır. Son 10-15 yıldır Türkiye’ye dünyadan bakan Gülen Hareketi ise farklılıklar ile uzlaşmaya önem verir, sert yaptırımları dışlar, birlikte yaşamayı becermeyi yaşamın önemli bir parçası olarak görür. * * * 4) Fethullah Gülen’in son 10 yıllık mecburi serüveni, Gülen Hareketi’ni ABD ile yakınlaştırmış, Milli Görüş ise Batı’da herhangi bir müttefik arayışında olmamıştır. Milli Görüş’ün müttefikleri daha çok Ortadoğu’da mücadele veren İslamcı siyasi örgütler olmuştur. * * * Gülen Hareketi son yıllara dek Milli Görüş’ün siyasi parti uzantısı olan unsurlarla hep uzak kalmış, iki taraf adeta birer hasım gibi yaşamışlardır. Ancak 2007 seçimlerinden sonra Milli Görüş kökenli AKP ile Gülen Hareketi arasında, Hareket’e duygusal getiriler dışında ne getirdiğini hâlâ çözemediğim bir yakınlaşma oluşmuş ve AKP Hükümeti içinde Milli Görüş ile Gülen Hareketi arasında bir koalisyon kurulmuştur. (Yarın: Koalisyon çatırdıyor mu?)