BİNNAZ Toprak’ın "mahalle baskısı" üzerine derinine mülakat metoduyla yaptığı araştırmada bir saptama beni şaşırttı. Onun bulgularına göre, Gülen Cemaati ileri gelenlerinden şehirlerde gözlemlediğimiz hoşgörülü ve demokrat tavır, Gülen Cemaati’nin taşradaki uzantılarında ortadan kalkıyor!
Ben dini hassasiyeti yüksek Sünni vatandaşlarımızın bazılarının "öteki" olan Alevi, içki içen, başını kapatmayan, CHP’li, laik Kürt, Çingene, eşcinsel ve benzerlerine karşı eskiden beri sürdürdükleri hoşgörüsüzlüğü AKP döneminde artırdıklarını kabul ediyorum.
Ayrıca, memur olabilmek veya esnaflık yapabilmek için laiklik hassasiyeti yüksek bazı vatandaşlarımızın, Binnaz Toprak’ın sözleriyle, "cuma namazına gitmeye, ya da kılıyor görünmek için kepenk kapatmaya başladığını, o tarihe kadar başı açık olan eşlerin örtündüklerini, selamlaşmanın ’merhaba’ ya da ’günaydın’dan ’selamünaleyküm’e dönüştüğünü, içki içenlerin kamuya açık yerlerde içmekten imtina ettiklerini, ramazanda oruçlu olunmasa bile oruçluymuş gibi davranıldığını..." da düşünüyorum.
Ancak, Gülen Cemaati’ni ayrı tutuyordum. Bu köşede defalarca yazdım. Bana göre:
1) Bediüzzaman Said Nursi bu topraklarda yetişmiş 20. yüzyılın en büyük düşünce adamlarındandır.
2) Fethullah Gülen 21. yüzyıla girilen dönemde dünyanın en önemli toplum liderlerinden birisidir.
3) Nurcu cemaat/hareket/gruplar arasında tanıdığım Gülen Cemati’ni (Hareketi), Yeni Asya Grubu’nu (Mehmet Kutlular) ve Şûra Grubu’nu (Kırkıncı Hoca) bilime ve bilimsel çalışmalara olumlu yaklaşımları ve katkıları nedeniyle daima saygı ile yád ederim.
4) Bu toplulukları demokrasiye en yakın, hoşgörüye en fazla açık cemaatler/hareketler/dini gruplar arasında görürüm.
Bugün de bu kanaatlerim değişmiş değildir.
* * *
Ancak, son zamanlarda Gülen Cemaati ile ilgili eleştirilerin dozunun arttığını ben de gözlemlemekteyim. Son zamanlarda, iyi niyetinden şüphe etmediğim bazı dostlarımdan cemaat ile ilgili en fazla duyduğum söz:
"Hani bunlar farklıydı? Söyle bakalım Milli Görüşçülerden ne farkları var?"
Neden bu soruyla bu kadar sık muhatap olmaya başladığımı düşündüğümde ben şöyle bir kanıya ulaşıyorum ve kanımı bugün Gülen Cemaati’ndeki dostlarımla paylaşmak istiyorum:
Gülen Cemaati (Hareketi) hiçbir dönemde olmadığı kadar bu dönemde iktidar ile iç içe bir görüntü vermektedir!
Cemaat, siyaset üstü duruşu ve bütün partilere aynı mesafede olmasıyla tanınırken, bu dönemde siyasetin tam ortasında bir görünüm içinde algılanmaktadır. Neden? Bana göre:
1) Daha önceleri ciddi, mesafeli tavrıyla dikkati çeken Zaman Gazetesi, son yıllarda adeta iktidarın resmi gazetesi gibi bir görüntü vermektedir. İktidarı (AKP) savunmak için haberlerde oynama yapıldığını ben de zaman zaman gözlüyorum. Gazeteye sonradan katılan "eski liberal-yeni AKP"li köşe yazarları, bazı yazılarıyla sırf iktidara şirin görünmek için hakkaniyeti geri plana atabilmektedirler.
2) Ergenekon Davası’nda genelde doğru adımlar atılmasına rağmen; bazen de iktidar muhaliflerinin ve hatta TSK’nın aleyhine kullanılmak üzere bazı belgelerin, bilgilerin, resimlerin dış ülkelerden getirtildiği ve bunların basına Emniyet’teki Gülenci grup tarafından servis edildiği şayiası/dedikodusu çok değişik kesimlerde dillendirilmektedir.
Ben bunlardan hareketle Gülen Cemaati hakkında yanlış genellemeler yapıldığını veya çamur atmak için yalanlar uydurulduğunu düşünüyorum, ama bazı insanların aklı karışmış vaziyette.
Bunlardan dolayı Binnaz Toprak’ın araştırmasındaki laiklik hassasiyeti yüksek denekler, Gülen Cemaati’ne karşı katı bir tutum almış olabilirler!