TÜRK-ABD ilişkilerini kim nasıl değerlendirirse değerlendirsin; ABD açısından ilişkilerin geleceği en iyi bu cümleyle anlatılabilir:- Gölge etme başka ihsan istemem!Erdoğan-Bush görüşmesinin yapıldığı gün şöyle yazmıştım: ‘Bugün ‘stratejik derinlik’ ‘stratejik ortaklık’ karşısında sınav verecek.Kilit soru da İran!’* * *Anlaşılan görüşme ‘İran meselesine’ ulaşamamış bile!BOP’un en kritik düğümü ‘Irak-Suriye-İran’ üçgenindedir.ABD açısından bu üç ülkede de, yazdığım sırayla ‘rejimler muhakkak değiştirilecektir’.Yine ABD açısından; Türkiye ABD’ye ‘Irak meselesinde’ yardımcı olmamıştır. Bu görüşmede de ‘Suriye meselesi’ ve ‘İran meselesi’nde yardımcı olup olmayacağı sınanacaktı.Artık bellidir ki, bu ‘meselelerde’ de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ABD’nin istediği seviyede yardımcı olmak istemediğini açıkça ortaya koymuştur.Hem müttefike onun açısından en can alıcı ve kendini de çok yakından ilgilendiren konularda yardımcı olamayacağını bildireceksin, hem de ‘stratejik ortaklık’tan dem vuracaksın, bunu kimse anlayamaz.* * *Basına sızdırıldığı şekilde Bush’un Erdoğan’a:- Suriye bizi çileden çıkarıyor. Teröre destek veriyor. Irak’ta hem Iraklıları hem bizim çocuklarımızı öldürüyor, sözlerine Erdoğan ‘Esad’ı ikna etme turları’ ile cevap veriyor.Bu söz üzerine Bush:- Artık Esad’ın ne olduğu ortada. Sizin Suriye politikanız bizimle de, dünyadaki diğer ülkelerle de hiç uyuşmuyor, diyor.Bu diyaloğu basın, ‘Bush’un çileden çıktığı diyalog’ başlığıyla verdi.* * *‘Esad’ı ikna turları’ yakın tarihte Ecevit’in ısrarla savunduğu ‘Saddam’ı ikna turlarını’ hatırlatıyor. Bülent Ecevit, Tercüman Gazetesi’nde Behiç Kılıç’a o günleri anlattı ve kendi iktidarının çöküşünün bu dönemde başladığını iddia etti.Eminim, Erdoğan’ın danışmanları bu söyleşiyi okumuşlardır ve ortada açık seçik bir tercih vardır!Bu tercih de, artık bu görüşmeden sonra tamamen açığa çıktığı üzere, ABD ile ‘stratejik ortaklık’ istemeyen bir dış politika olarak tarif edilmek zorundadır.Belli ki; AKP Hükümeti stratejik ortaklık kelimesini sadece retorik olarak kullanmak niyetindedir.Her bir ülkeyle teke tek ilişkiyi esas alan ve bu çerçevede gereğinde ‘ortak’ aleyhine gelişmeleri dikkate almadan davranan ‘stratejik derinlik’ politikası, AKP Hükümeti’nin esas politikasıdır. Bu politikanın tarifinde de ‘ortak’ kelimesi yer alamaz. * * *AKP Hükümeti, kendi seçtiği dış politika çerçevesinde; neden bir türlü PKK meselesinin çözülmediğini, neden Kofi Annan’ın KKTC’ye uygulanan ambargonun kalkmasını sağlayacak ‘Annan Raporu’nu BM Güvenlik Konseyi’nde bir türlü oylatmadığını da anlamak ve kabullenmek zorundadır.‘Herkesin çantası kendi koluna, herkes kendi yoluna!’