Fransa ikna oldu mu?

FRANSA Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın Türkiye’ye müzakere tarihi verilmesi için artık itiraz etmeyeceği belli oldu.

Ancak, ben 17 Aralık’ta Türkiye’ye düz ve berrak bir ‘evet’ deneceğini zannetmiyorum.

Galiba karar, ‘Türkiye’ye müzakere tarihi verilsin ‘ama’...’ diyen ibare ile başlayacak.

İleride sürekli ‘pazarlık’ konusu edilecek başlıklar ‘ama’ sözcüğünün ardından sıralanacak.

* * *

Avrupa’da Türkiye’nin AB içine alınmasını hazmetmeyen kesimler var. Bunlar kültürel farklılıkları, din ayrımını, Türkiye’nin nüfus yoğunluğunu, kamuoyu tepkilerini vb. nedenleri ileri sürüyorlar.

* * *

Ancak, işin başka bir boyutu da var!

Bence Fransa’nın elebaşı olduğu bir ekip ‘Türkiye meselesinde’ mümkün olduğunca pazarlık gücünü de kullanmak istiyor.

Avrupa bir sürü konuda ABD’den rahatsız.

Ancak, ABD’nin cüssesi de bir gerçek.

Örneğin, ABD’nin bu yılki savunma bütçesi -Kongre’den ilave 70 milyar dolar istenmeden önce bile- AB ülkelerinin tümünün ezelden beri savunmaya ayırdıkları bütçe payından yüksek.

ABD’nin sadece bu yıl yaşadığı bütçe açığı, AB ülkelerinin toplam bütçesinden mislisiyle büyük.

AB ülkeleri, bu gerçek karşısında ABD’yi tıpkı demirden bir leblebi gibi ne yutabiliyorlar, ne de tükürebiliyorlar.

Herkes ABD ile gücü ve geleneği oranında pazarlık yapıyor.

Ancak, ABD karşısında en dik duruşu Fransa sergiliyor!

ABD’ye her konuda mesafeli duruyor ve hemen her konuyu sıkı pazarlık konusu yapıyor.

Özünde bir ‘Petrol Savaşı’ olan Irak Savaşı da tüm Avrupa ülkeleri ve dahi Rusya, Çin, Hindistan açısından onların dünyadaki petrol payını azaltmaya ve haliyle ABD’nin payının büyümesine yönelik bir gayret.

Çoğunluğu BM’nin temel üyesi olan bu ülkeler, savaşa bu açıdan baktıkları için Irak konusunda BM’yi tıkıyorlar; ama aralarında en gözü kara yine Fransa!

* * *

Bu açılardan bakıldığında Fransa, Türkiye’nin AB üyeliğine, diğer değerlendirmeler yanında, ABD’nin içlerine sızdıracağı bir Truva atı olarak da bakıyor!

Bizim, nüfusumuz gereği, AB Parlamentosu’nda kazanacağımız büyük temsil oranıyla hep ABD’nin dümen suyunda gideceğimizi düşünüyor.

* * *

Chirac, ‘Benim kalbimden geçen tam üyelik şartlarını yerine getirdikten sonra Türkiye’nin AB’ye girmesidir. Bu hem AB’nin, hem de Türkiye’nin yararınadır’ diyor.

Fransa’nın Türkiye’yi tamamen AB dışına itip, Ortadoğu’da ABD’nin kucağına itmesi düşünülemez.

Ancak, Fransa’nın içeride Almanya ama özünde ABD önünde, Türkiye kartını sonuna dek ve daha uzun yıllar kullanacağından hiç şüphe etmemek gerekir.

* * *

17 Aralık’ta önümüze konacak ‘ama’ların Türkiye’yi epey karıştıracağını düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları