Paylaş
Bunun için BM-Güvenlik Konseyi ’nden karar almayı tasarladığı açık.
Yakın zamana kadar BM-Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırım uygulanması için alınacak karara iki devletin muhalefet etmesi bekleniyordu: Rusya ve Çin!
Obama Nükleer Güvenlik Zirvesi öncesi Rusya’yı hem nükleer silahlanma konusunda karşılıklı taviz verme, hem de İran’a yatırım uygulama konusunda ikna etti. Ortada tek önemli muhalif Çin kalmıştı.
Görünen odur ki Obama Zirve sırasında yaptığı ikili görüşme sırasında Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’dan da bazı destek sözleri aldı. Sadece birkaç hafta öncesine dek İran’a yaptırımlar uygulanmasını tartışmaya bile açmayan Çin bu kez İran’a uygulanacak “yaptırımlar paketi”ni tartışmak üzere bazı sözler verdi. Çin’in İran’a yaptırım uygulama konusunda isteksizliğinin en büyük nedeni olarak petrol ihtiyacının %12’sini İran’dan karşılaması gösteriliyor. Obama, İran konusunda işbirliği yaparsa, başka ülkelerin Çin’e petrol ihraç etmesi için özel gayret gösterecekmiş.
Gözüken o ki, Çin açık söz vermese de İran’a yaptırımlar konusunda bu kez ABD’ye daha fazla yaklaşmış durumda.
Erdoğan ile Obama Salı günü görüştüler. Görüşme öncesi Zirve’de bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, “Nükleer programlara ilişkin meselelerin ancak diyalog, angajman ve diplomasi yoluyla çözülebileceği yönündeki tezimiz de halen geçerlidir” dedi.
Öte yanda Başkan Obama zirveye katılan ülkelerden 4 yıl içinde ellerindeki tüm nükleer materyalleri tam güvenlik altına almayı garanti etmelerini ve ayrıca İran’a uygulanacak yaptırımlar konusunda tam bir işbirliği göstermelerini istiyor.
Resmi açıklamalara göre, Başbakan ile Obama arasındaki görüşmede Ermenistan ve İran başta olmak üzere birçok konunun ele alınmış, Erdoğan Obama’ya Türkiye’nin Kafkasya ve Ortadoğu’da barışın tesisi için yaptığı çalışmaları aktarmış.
Başbakan Erdoğan, ayrıca Obama’ya İran’ın nükleer programı konusundaki görüşlerini de iletmiş. Obama da Türkiye’nin diplomasi ve barışa yönelik çalışmalarını takdirle izlediklerini ancak çözüme ulaşmak ve ilerleme kaydetmek için bu konuda Türkiye’nin devrede kalarak yapıcı katkısını sürdürmesini istemiş.
Öte yanda Davutoğlu ve Clinton görüşmelere devam ediyorlar. Onların görüşmesi daha çok Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesi süreci üzerine odaklanıyor. İddialara göre, Minsk süreci çerçevesinde Yukarı Karabağ meselesinin çözümü de Dış İşleri Bakanları toplantılarında ele alınıyor.
Alınacak somut neticeleri bu bahar göreceğiz.
AKP iktidarı 2002’den beri en zorlu yol ayrımlarından birisinin kavşak noktasında. Bugüne dek oynak merkezli dış politika ABD çıkarları ile doğrudan çatışmıyordu. Hatta Ortadoğu’da Türkiye’ye hasımları ile temas kurdurduğu için ABD’ye yardımcı da oluyordu.
Ancak galiba şimdi çatışıyor.
Bakalım görelim, oynak merkezli dış politika gerçekten ABD’den bağımsız mı?
Bu konuda son kararı vermeden önce bizimkiler Çinlilere de danışabilirler!
Paylaş