GEÇEN hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Ergenekon soruşturması" ile ilgili kendisini ileride büyük sorumluluk altına sokacak iki cümle sarf etti. Mealen:
1) "Milli İstihbarat ve Emniyet bana bilgi veriyor" diyerek Ergenekon soruşturmasının çok güçlü delillere dayandığını ima etti.
2) İddianamenin (geçen) hafta sonu ortaya çıkacağını söyledi.
Ben iddianamenin generalleri kapsamadan yazılması ile ilgili şüphelerimi ifade ettim ama bir başbakan söyleyince elde güçlü deliller olduğunu düşündüm. Hele hele 2 emekli generalin görevde ve görevden sonraki ilgi alanlarını takip eden bir kişi olarak generallerin çok ama çok sıkı deliller olmadan asla tutuklanamayacağı varsayımı ile Başbakan’a inandım.
Ancak, bugün bu inancımı büyük çapta yitirmiş bulunuyorum.
* * *
Başbakan’ın iddiasına rağmen, beklendiği gibi iddianame geçen hafta da çıkmadı. Ne var 13 ay bekledik, birkaç hafta daha bekleriz denebilir. Ama tam yeni gözaltına alınmaların yaşandığı gün birilerinin Başbakan’a bu sözleri söyletmesi bana söyletenlerin ya süzme salak olduğunu, ya da Başbakan’ı çok akıllıca kullandıklarını düşündürüyor.
* * *
Öte yanda şu ana dek basına sızdırılanların ışığında "delillerin" ve "soruşturmanın" giderek deli saçmasına dönüştüğünü gözlemliyoruz. Nitekim giderek düş kırıklığına dönüşen "delil" sızmaları bu soruşturmaya büyük bel bağlamış bazı yazarları da etkilemeye başladı.
* * *
Yeni Şafak’ın 2 kıymetli liberal yazarı dün aynen şöyle yazıyorlardı.
1) Bu soruşturma hiçbir şekilde Ergenekon gerçeğinin ’tek ve tam yansıtıcısı’ değildir. Ne kimimizin beklediği gibi soruşturma dosyasındaki bilgiler Ergenekon’u tüm yönleriyle ortaya koyabilir, ne de bazılarının iddia ettiği gibi soruşturma sırasında yapılan (mahkeme sürecinde muhtemelen ortaya çıkacak ve temizlenecek) soruşturma hataları ile hukuk sınırlarını zorlayan kimi uygulamalar Ergenekon pisliği ve gerçeğinin üzerini örtebilir. Şimdi, diyelim ki, bütün bunların sonucunda hiçbir şey -en azından, yaratılan izlenim kadar vahim bir şey- ortaya çıkmadı. Peki o zaman ne olacak?.."
Yanıtlayalım: Hiçbir şey olmaz." (Ali Bayramoğlu)
* * *
2) "Bir darbe planı daha ortaya çıkarıldı. Bunun da adı ’Eldiven’miş. Plan şöyle imiş: ’Erdoğan hükümeti birçok cepheden yıpratılıp AKP bölündükten sonra, ’Eldivenli Yumruk’ indirilecekti...’ İki emekli orgeneralin etrafında toplanmış birtakım emekli subaylar, birtakım ’sözde sivil toplum’ yöneticileri, yeterli miktarda sabıka dosyası kabarık kişi bir araya gelerek ’Eldivenli Yumruk’u hükümetin başına indirip darbe yapacaktı... Sizi bilmem ama ben, bu hikáyelerle (uydurma olduklarını söylemiyorum) karşılaşınca, ’Devlet ve toplum olarak hepten hükümetsiz kalmışız da haberimiz yokmuş’ demeden edemiyorum." (Kürşat Bumin)
* * *
Bu yazarlar hükümete büyük destek veren gazetede yıllardır Recep Tayyip Erdoğan’a tam destek verdiler. Onu liberal demokrat olarak gördüler. Ancak şimdi...
Eski liberal-yeni hükümet yalakası bazı yazarların aksine bu iki yazar akıl ve vicdanlarını konuşturuyorlar ve yukarıda alıntı yaptığım kaygıları seslendiriyorlar.
* * *
Recep Tayyip Erdoğan ona açık destek vermeyen yazarları "hain" bile ilan edebilir. Ancak, bugüne kadar çoğunlukla yanında durmuş bu iki insanın samimi kaygılarını dikkatle okumalı ve "Acaba ben kullanılıyor muyum?" sorusunu kendine sormalıdır.