ENGİN Ardıç 11 Kasım 2010 tarihli ve “Hadi Gelin Bakalım” başlıklı yazısında kendini savunma adına şunları yazdı:
“İlk taşı, eşini AKP’den milletvekili adayı yapmak isteyip bu reddedilince birdenbire iktidara düşman kesilen çok eski bir arkadaşım attı (eşi de sınıf arkadaşımdır)...” Ardından Gazeteciler.com’da Adnan Berk Okan, Engin Ardıç’ın 11 Kasım tarihli yazısını yerden yere vururken şu görüşlere yer verdi: “Adını vermediği birinci düşmanının karısı sınıf arkadaşıymış? Yani? “Çok konuşma, karının lise yıllarındaki halini anlatırım haaaa!” diye parmak sallıyor o düşmanına(!)? Yani tehdit!.. Yani şantaj!..” Ben açıklıyorum. Engin Ardıç’ın “çok eski arkadaşı” benim!
Engin Ardıç sürekli küfretmeyi hüner zanneden bir yazar. Yukarıda bahsi geçen yazıda benim üzerimden bir de yalan söyleyince bu yazıyı yazmak elzem oldu. Zaten, Engin Ardıç seviyeyi o kadar düşürmüş ki aynı yazıda başka bir yazar için şunları da yazabildi: “Bu arkadaşa cinsel tercihleri nedeniyle Ergenekon çetesi tarafından şantaj yapıldığı, böylelikle kendi yanlarına çekildiği, hatta ellerinde bu konuyla ilgili gizli bir kaset de bulunduğu piyasada dedikodu şeklinde dolaşıyor.” “Arkadaş” kendisine hak ettiği cevabı verdi ve haddini bildirdi. Şimdi sıra bende: 1) Eşim 1995’ten beri yabancı kökenli ve çokuluslu bir şirkette çalışıyor. 2006’da bu şirketin en tepe noktalarından birisine getirildi. O tarihten beri yurtdışında yaşıyor. 2) Siyaseti hiç sevmez, benden hiçbir zaman böyle bir talebi olmamıştır. Onun ezelden beri gönlünde yatan aslanın iş hayatına yönelik olduğunu Engin Ardıç hariç tüm arkadaşları bilir. 3) Ben AKP’yi eleştirmeye AB önünde şov yaptıklarına ikna olduktan sonra 2004 yılının sonunda başladım. AKP’nin katıldığı ilk seçim 2002’de yapıldığına göre “Eşini AKP’den milletvekili adayı yapmak isteyip bu reddedilince birdenbire iktidara düşman kesilen” ben geri zekâlıyım ki durumu kavrayıp, iktidara düşman kesilmem için 2 sene geçmesi gerekti. 4) Yok, eğer 2007 seçimlerinde reddedildiysem 2004’ten 2007’ye dek AKP’ye ağır eleştiriler getiren ben yine geri zekâlı olmalıyım ki, eleştirdiğim bir partinin kapısına gideyim. AKP’li dostlar da geri zekâlı olmalı ki, bugüne dek beni teşhir etmediler. 5) Engin Ardıç’ın “İlk taşı attı” dediği yazımda (17 Ekim 2010) ben tüm Hürriyet yazarlarına bir yazısında “puşt” dediği için kendisine haddini bildirmiştim. Engin Ardıç’ın tek benci beynine göre o istediğine sövecek ama kimse ona cevap vermeyecek.
6) Engin Ardıç hâlâ cevap ver(e)medi ama aynı yazımda şunları da yazmıştım. “Engin Ardıç Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) ait iken bu gazetede (Sabah) çalışmaya, kamunun kaynakları kullanılarak kendisine ödenen transfer parası ile başladı. Engin Ardıç Hazine’den geçinen liberal gazeteci!’dir. (“Fonun malları devlet malı hükmündedir”- tmsf.org.tr)” 7) Engin Ardıç sen devletin dolayısı ile milletin parasını aldın. Kaç para millet parası götürdün? 8) % 42’nin cebinden aldığın paralar ile sürekli % 42’yi temsil eden veya onların haklarını savunan kişilere hangi hakla sövüyorsun? Senin ar damarın nerende? Engin Ardıç sen ahlaki değerleri zayıf kişiliğine şimdi yalancılığı da ekledin!