TÜM dünyada hiçbir iktidarın karşı koyamadığı bir muhalefet var: Yolsuzluk!
Yolsuzluğun, tıpkı rüşvet gibi, belgesi olmuyor ama etkin olabilmesi için basit bir kriter var:
Yolsuzluk genel kabul görmeye başladığı andan itibaren etkin oluyor.
Üstelik, etkisini iktidarı yıkana dek de sürdürüyor!
Yolsuzluk genel kabul gördüğü andan itibaren adeta ispat edilme muafiyeti de kazanıyor.
* * *
3 Kasım 2003'te yapılan seçimleri adeta AKP kazanmadı, "yolsuzluk" kaybetti.
3 Kasım öncesi hükümeti oluşturan koalisyon ortakları hakkında "yolsuzluk iddiaları" o kadar yayılmıştı ki, milletin AKP'ye yönelişinde, diğer etkenler yanında, AKP'nin "temiz" bir parti olacağı varsayımı da büyük rol oynamıştı.
Nitekim, rakiplerinin içine düştüğü "yolsuzluk girdabı"ndan azami bir şekilde yararlanmak için parti kısa adını "AK Parti" olarak tescil ettirmişti.
* * *
DSP-ANAP-MHP koalisyonunu "yolsuzluk" bitirdi.
Demirel, Özal'ı sadece bir kelimeyle yıktı: "Hanedan!"
Süleyman Demirel, bir ömür boyu "aile fotoğrafının" ima ettiği sıfatlardan kurtulamadı.
Daha geçen hafta 40 yıllık El-Fetih, Filistin'de en güçlü muhalefet tarafından yıkıldı: Yolsuzluk! Ahmedinecad'ı bu kelime İran'da iktidar yaptı.
Güney Amerika'da aynı sihirli kelime ABD'ye kafa tutuyor, dünyanın en güçlü ülkesinin desteklediği hükümetleri al aşağı edip, istemediklerini iktidar yapıyor.
* * *
Son 6 aydır "yolsuzluk" kelimesi Türkiye'de tekrar telaffuz edilmeye başlandı.
Önce, "kıskanç muhalefet"in çaresizlik içinde sığındığı bir "çamur atma" eylemi zannedildi.
Sonra çeşitli AKP belediyelerinden pis kokular yükselmeye başladı.
Sonunda "Galataport" ve "Dubai Towers" kelimeleri "AKP" ile "yolsuzluk" kelimelerini bir araya getiren kilit sözcükler oldular.
Anahtar isim de Kemal Unakıtan haline geldi.
* * *
"Yolsuzluk iddiaları" şu veya bu amaçla ortaya atılıyor ama bu konudaki tüm gelişmelere hep AKP'nin ileri gelen aktörleri çanak tutuyorlar. Her geçen gün yeni bir "açık" veriyorlar.
En son Kemal Unakıtan'ın, sonradan yalanlanan, Deniz Baykal'ın mal varlığı ile ilgili ortaya attığı iddia, tipik ve ondan beklenen bir "gaf" oldu.
Bu gaf, muhalefetin eline muazzam bir koz verdi.
Muhalefetteki liderler mal varlıklarını açıklayıp, projektörleri Başbakan'a çevirdiler.
Başbakan geçen hafta, bu salı (bugün) mal varlığını açıklayacağı şeklinde anlaşılan sözler söyledi. Sonra sözlerinin yanlış yöne çekildiğini iddia etti.
"Mal varlığımı bildirmeyeceğim!" dedi.
Şu satırların yazıldığı anda ne yaptığını bilmiyorum.
Ancak, bugün ne derse desin, ne yaparsa yapsın; belki de siyaset hayatının en büyük açıklarından birisini kendi eliyle vermiş oldu.
Şu andan itibaren mal varlığını açıklasa da açıklamasa da; yolsuzluk iddiaları genel kabul görme seviyesine yükselmiş olacak.
Açıklamaz ise "gerçeklerden kaçtığı" düşünülecek, açıklamayacağını ilan ettikten sonra açıklarsa bu sefer de "korktuğu için gizleyerek/saklayarak" açıkladığı iddialarından artık bir daha kurtulamayacak.
Her iki durumda da "yolsuzluk" kelimesi AKP'ye yapışacak.