Paylaş
* * *
AKP için temel eleştirim süreci yönetememesidir.
Eleştirim DTP için de aynen geçerlidir.
Bana öyle geliyor ki, her iki partinin yönetim zaafı ikisinin de üzerinde detaylı bir çalışma yapılmış yol haritasının ellerinde olmamasından kaynaklanıyor.
İkisi için ortak korkum ise zar zor kurdukları diyaloğu kaybetmeleridir.
İşin içine CHP, MHP katılmadan çözüm olmaz ama AKP ile DTP de diyaloğu yitirirse yol haritası tartışmaya bile açılmadan mevta olur.
* * *
1) Ben açıkça yazıyorum. DTP PKK’nın siyasi uzantısıdır. Ancak bu cümleden hiç rahatsızlık duymuyorum. PKK’nın silah bırakmasının tek değil ama ilk şartı kendisini siyasi arenada örgütlemesidir ve bu ihtiyacı şu an itibari ile DTP karşılıyor.
Ancak hükümet PKK ile doğrudan görüşemez, bunu ancak DTP üzerinden yapabilir.
Bu açıdan DTP süreçte hayati bir rol oynuyor.
DTP, PKK ve
DTP’nin “açılım” sürecinde yaptığı hayati hata iki lafın başında Apo’yu muhatap göstermesidir!
Bu tavrın nedeni Apo’nun kaprisleri veya tehditlerimidir, ben bilemem! DTP,
Unutulmamalıdır ki, AKP’nin tabanı ve bu süreçte ona destek verenler PKK’nın terörist faaliyetlerine karşı haklı olarak nefret duyguları ile dolular.
DTP, nasıl ki MHP’nin de, CHP’nin de DTP’li Kürtlerin duygularına duyarlı olmasını istiyor, kendisi de MHP, CHP ve AKP tabanının duygularına duyarlı olmak zorunda.
Bu hali ile DTP ülkenin büyük çoğunluğunu her geçen gün kendi aleyhine beter kışkırtıyor.
DTP merak etmesin, DTP sözcüleri bir şey söylediğinde biz ona bu sözleri kimin söylettiğini pekâlâ anlarız.
* * *
2) Ayrıca, bazı DTP yetkilileri veya öyle algılananlar öyle talepler sıralıyorlar ki, bu taleplere gülmek mi, kızmak mı lazım bilemiyorum.
Esasında ne istediğini kendi de doğru dürüst bilmeyen DTP bir yandan Apo’yu öne sürerken diğer yandan da ağzından çıkanı kulağının duymadığı, hatta bazen birbirini tutmayan taleplerde bulunuyor. Uygulanabilirliği olmayan talepler de AKP’yi, Koordinatör Bakanı’nın son konuşmasında görüldüğü gibi, olumsuz tepki vermeye, kırmızı çizgiler ilan etmeye zorluyor.
Tabii ki, Anayasa değişikliği olmadan “çözüm” olmaz. Ama DTP’li bazı sözcülerin Anayasa’da yapılması istedikleri değişiklileri hesapsız kitapsız ifade etmesi, Bakan’ı “Anayasa değişikliği yok” demeye zorluyor.
Tabii ki, af olmadan dağdaki ovaya inmez ama uçsuz bucaksız af talepleri Bakan’a “gündemde af da yok!” dedirtiyor.
* * *
Dileğim odur ki; DTP optimal bir noktada anlaşma sağlanması için kendi yol haritasını oluştururken daha rasyonel davranması ve DTP’li olmayanlara da duyarlı bir tutum sergilemesi gerektiğini çabuk kavrar!
Paylaş