PAZARTESİ günü yazdığım yazıda yargının iki benzer durumda farklı davrandığı görüşünü bir örnekle izah etmeye çalıştım.
Verdiğim örnekte Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya mafya bağlantıları iddiaları ile soruşturulduğu sırada açığa alınması gerekirken Kazan’a savcı yapılıyor, Cumhuriyet Savcısı İsmet Tuncer ise rüşvet davası başlamadan evvel meslekten kovuluyordu.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ‘...isnat olunan soruşturma maddelerinin sübuta erdiği anlaşılmış olmakla mevcut deliller karşısında (delillerin isnat edilen suçu ispat etmiş olması nedeni ile)...’ diyerek Tuncer’i hakimlik, memurluk ve dahi avukatlık mesleğinden uzaklaştırıyordu.
Bu yazının ardından Adalet Bakanı Cemil Çiçek aradı ve bu karşılaştırmanın yanlış olduğunu bildirdi. Tuncer müfettiş soruşturması ardından meslekten atılmış, halbuki Yalçınkaya için müfettişlik soruşturması devam ediyormuş.
Benim ise meramım bir yanda soruşturma geçiren kişinin neden açığa alınmadığı (Yalçınkaya), öte yanda davası sona ermeden bir kişinin nasıl meslekten atıldığını (Tuncer) sorgulamaktı!
Kaldı ki, HSYK’nın dava daha başlamadan ‘deliller suçu ispat ediyor’ diye hüküm koyduğu kişinin davasını Adalet mekanizması 5 yıldır bitirememiş!
Eğer, İsmet Tuncer bu dava sonunda beraat ederse, kaybettiği 5 yılın maddi ve manevi karşılığını kim karşılayacak?
HSYK mı, müfettişler mi?
Kimse HSYK’nın kararlarını sorgulayamadığı ve müfettiş raporu bir yaptırım olmadığı -Tuncer’i HSYK meslekten attı- için Tuncer ne dava öncesinde, ne dava sonrasında kimseden hesap soramaz.
Neden?
Anayasa’nın 159. maddesi böyle emrediyor da ondan!
* * *
Anayasa’nın 159. maddesi tüm hakim ve savcıların özlük hakları (mesleğe kabul etme, atama, nakil etme, meslekten atma vb.) hakkında karar yetkisini bu Kurul’a veriyor.
Böylece hakim ve savcıları Anayasal teminat altına alıyor ve siyasi baskılardan uzaklaştırıyor.
Çok da doğru yapıyor!
Ancak, aynı madde:
‘...Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz...’ da diyor. İtirazlar sadece HSYK’nın kendisine yapılabiliyor!
Bugüne kadar benzer özelliği nedeni ile Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) çok eleştirildi.
Ancak, aynı dokunulmazlık HSYK’da da var!
* * *
Pazartesi günü yazdığım ve yargının iç tutarlılığını sorgulayan yazımdan sonra durumlarının İsmet Tuncer’e benzediğini, ama sorgulayamadıklarını iddia eden çok sayıda mektup aldım.
Ordudan atılan bir askerin Bilgi Edinme Yasası sayesinde elde ettiği YAŞ kararını yayınlayınca da insanlar garip gerekçelere çok şaşırmıştı.
* * *
Sadece TBMM’nin değil, benzeri şekilde koruma altında olan tüm kurumların dokunulmazlık zırhlarından arındırılmaları vakti çoktan gelmiştir.
Dünyevi olan hiçbir varlık sorgulamadan muaf olamaz!