Dış politikada yeni ne var?

AHMET Davutoğlu fantastik akademik görüşleri ile Türk dış politikasında yenilikler yapıyormuş gibi ülkeyi epey zaman oyaladı.

Haberin Devamı

Koskoca dış politika uzmanları da Türkiye’nin oynak eksenli-komşuları ile sıfır sorun hedefleyen-bağımsız görünümlü dış politikasını uzun süre birbirlerine muştuladılar. Benim gibi birkaç köşe yazarı ise bu fantastik görüşlerin reel politikada yeri olmadığını, eninde sonunda reel politikanın galebe çalacağını yazıp durdular.

Esasında, reel politika Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olması ile yeniden ABD’ye çıpalanmış ve eski yerine oturmuştu. Davutoğlu’nun deyişi ile, Obama döneminde ABD ile Türkiye’nin çıkarları ve öncelikleri hiç bu kadar uyumlu olmamıştı!

* * *

Yeni olan tek olgu Türkiye’nin Ortadoğu’daki emperyal hedeflerini tekrar tahayyül etmeye başlaması idi. Bu minvaldeki girişimler de Türkiye’ye ABD’nin hasımları olan İran, Irak, Suriye, Hamas, Hizbullah gibi ülke ve örgütler ile sıcak yaklaşımlar kurarak, ABD ile bu ülke ve örgütler arasında bazı aracılık görevleri yüklenmesini sağladı.

Hatta, hasım ülkeler ile yakınlaşma uğruna Türkiye’nin İsrail’e zaman zaman dirsek göstermesi de ABD açısından kısmen kabul edilebilir bir durum oldu.

Doğrudan ilişkiye giremeyeceği ülkeler ile Türkiye üzerinden haberleşmek, pazarlık yapmak ABD’nin çok işine geldi.

İşler bu safhada şu ana dek iyi gitti.

* * *

Ancak, “diğer meseleler” de var!

ABD Türkiye’den: i) Ermenistan’a kapıları açmasını, ii) İran’a karşı (artık) yaptırımlar söz konusu olduğunda, tıpkı Çin gibi, Türkiye’nin de yanında yer almasını, iii) Irak’tan asker çekerken gereğinde İncirlik’i kullanmak, gereğinde de TSK’dan boşluğu dolduracak güç olarak yardımını da istedi, istiyor.

* * *

Söz konusu Ortadoğu olunca “komşular ile sıfır sorun” dünya konjonktürü ile büyük çapta uyum gösterdi ama iş “diğer meselelere” gelince herkese mavi boncuk dağıtmak aksamaya başladı.

“Bugünü idare edelim, yarın Allah kerim!” anlayışı ile Ermenistan ile imzalanan protokoller eninde sonunda, baştan iddia ettiğim gibi, ne Türkiye’de, ne ABD’de, ne Azerbaycan’da, ne de Ermenistan’da kimseye yaranamadı.

Komşularla sıfır sorun tahayyülü Ermenistan protokolleri sayesinde doğmadan toprağa gömüldü!

ABD Dışişleri Komisyonu son ana dek beklediği işareti Obama’dan alamayınca Türkiye’ye sarı kart gösterdi.

Sarı kart “ABD başkanlarına tutulmayacak sözler verilmez!” diyordu.

Türkiye önce esti gürledi; bağırdı çağırdı. Ancak, Türkiye’yi tanıyanlar “doğru yola” geleceğini yılların tecrübesi ile biliyorlardı. Bir süre beklendi, sonra Clinton, Davutoğlu’nu aradı ve herkes hizaya girdi!

Şimdi Türk Dışişleri ABD’den bırakın taviz koparmayı, ABD’nin Türkiye’ye 24 Nisan’da bir salvo daha atmamasını temin etmeyi başarı hanesine yazmayı planlıyor!

Anlayacağınız, eski tas eski hamam!

Ama, söyledim, arkası da var:

a) İran’a yaptırımlar, b) Irak’tan asker çekilmesi!

Bakalım “oynak eksenli dış politika” bu konularda da Türkiye ile ABD’nin çıkarlarını ve önceliklerini ne kadar çakıştıracak!

(Yarın devam edeceğim...)

Yazarın Tüm Yazıları