Dibimizdeki nükleer tehlike: Mahmud Ahmedinecad

BİR yanda dünya lideri ABD... Öte yanda, şimdi daha da koyu bir şeriatı savunan İran.

Arada Türkiye.

ABD, kendi egemenliğine en sert darbeyi vuran İslamcı terörün çıban başı olarak İran’ı görüyor. İran ve Kuzey Kore’nin geliştirdiği nükleer silahların, bir gün muhakkak terörist grupların ellerine geçeceğine veya verileceğine inanıyor.

Gazetelere göre; 2003’te Tahran Belediye Başkanı seçilinceye kadar pek fazla tanınmayan, orta sınıf bir ailenin 7 çocuğundan biri olarak Tahran’da doğan, dini lider Ali Hamaney’e bağlı yeni nesil muhafazakár siyasetçilerin başında gelen eski Devrim Muhafızları Ordusu üyesi 48 yaşındaki Mahmud Ahmedinecad ise Washington’un aksine iddialarına rağmen, nükleer silah geliştirmeyeceğine dair söz vermekle birlikte; İran’ı şu veya bu şekilde nükleer güce sahip bir ülke yapacağını gizlemek ihtiyacı duymuyor. Seçimlerde bu tercihin açık savunuculuğunu yaptı:

‘Nükleer enerji, İran halkının bilimsel gelişmesinin sonucudur ve hiç kimse bir milletin bilimsel gelişmesinin önüne geçemez. İran halkının hakkı çok yakında bu hakkı inkár edenler tarafından da teslim edilecektir.’ (The New York Times-26.06.05)

1979 İran İslam Devrimi ilkelerini katı biçimde izleyen Besiç adlı dini milis grubunun yetkililerinden biri olan Ahmedinecad, nükleer teknoloji geliştirme konusunda uluslararası baskılara boyun eğmemek gerektiğini de belirtiyor. ABD karşıtlığının yanı sıra İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak AB ile yapılan görüşmelere de pek sıcak bakmıyor.

* * *

Ahmedinecad’ın seçiminden önce; ılımlıların bir nebze olsun İran’da söz sahibi olduğu dönemde dahi, ‘her ne şekilde olursa olsun İran’daki rejimi devireceğini’ söyleyen ve bu uğurda askeri güç kullanıp kullanmayacakları sorulduğunda:

- Kara kuvvetlerini kullanmayı düşünmüyoruz, diyerek cevaplayan ABD, şimdi ılımlıların son izlerinin dahi silindiği bir İran ile karşı karşıya!

* * *

İran seçimlerinden sonra iki arada bir derede sıkışan Türkiye, ABD’nin tavrını bir kenara koyun; kendi bölgesinde, hatta bizzat sınırında dünyaya bakış açısı kendisiyle tamamen zıt, bölgede üstünlük iddiası taşıyan, köklü ve güçlü devlet geleneğine sahip, istihbarat, karşı-espiyonaj ve dezenformasyon konularında mahir, nükleer güç sahibi olmayı hedefleyen ve bu uğurda kat ettiği mesafeyi şimdi daha da ileri götüreceğini açıkça söyleyen bir komşuyla karşı karşıya.

Bölgesinde emperyal politikalar güden ve ideolojik keskinliği ön plana alan bir rejimin, nükleer silah üretmeyeceğine dair sözlerini Türkiye bir ‘garanti’ olarak göremez.

Nükleer gücün varlığı, tehdidin bizzat kendisidir!

Terörle açıkça işbirliği yapan bir ülkenin, nükleer gücü gizli ortaklarına kaptırmayacağına veya sıkışınca teslim etmeyeceğine kimse garanti veremez!

* * *

Seçimleri dünyevi vaatlerle kazanan ve fukaralığa merhem olma iddiasıyla ortaya çıkan Ahmedinecad’ın, refaha dair sözlerini (büyük ihtimalle) tutamama durumunda dikkatleri uluslararası çelişkilere çekmeyeceğini kimse Türkiye’ye garanti edemez.

Ahmedinecad döneminde Allah Türkiye’nin yanında olsun!
Yazarın Tüm Yazıları