2004 senesinden beri AKP’nin merkez sağı dolduramadığını, Milli Görüş refleksini atamadığını yazıp dururum.
22 Temmuz’a oranla, 29 Mart seçimlerinde %16.2 oranında gerileyen AKP karşısında Saadet’in yeniden yükselme trendine girmesinin yarattığı fobi AKP’yi beter Milli Görüş’ün kucağına itti. Merkez sağ hepten boşaldı.
DYP’nin ANAP’la 22 Temmuz öncesi birleşme gayretlerine sahip çıkmış, bundan önceki kongrede Süleyman Soylu’ya destek vermiş bir kişi olarak yakın tarihte merkez sağdaki hemen her kıpırtı beni heyecanlandırmıştı. Bu hafta sonu yapılan DP kongresinde ise zerre kadar heyecanlanmadım ve kongre öncesi inatla hiçbir yazı yazmadım.
* * *
Süleyman Soylu’ya bugüne dek büyük destek vermiştim. DP Genel Başkanı olarak ortaya koyduğu muhteşem enerjiye hayran kalmıştım. Süleyman Soylu 14 ayda 260 bin kilometre yol kat etmiş, 29 Mart’tan önceki son 27 günde 44 il dahil 330’un üzerinde yerleşim bölgesinde miting yapmıştı.
İşte bu genç enerji saygı duyulacak, umut bağlanacak bir enerji idi. Ancak olmadı; Süleyman Soylu liderliğinde DP, 29 Mart’ta %3.84 (İl Genel Meclisi) oy alarak, DP açısından büyük rezaletlerin yaşandığı 22 Temmuz seçimlerinde alınan %5.42 oyun bile %30 gerisine düştü. Süleyman Soylu projesi hüsrana uğramıştı!
* * *
Ben geçen hafta sonu Süleyman Soylu’yu desteklemedim, zira hem kamuoyuna hem de bana verdiği bir söz vardı:
"22 Temmuz’da aldığımız %5.42 oyun herhangi bir şekilde altına düşersem genel başkanlıktan istifa edeceğim."
Nitekim de seçim sonuçları belli olunca istifa etti.
Ancak şaşırarak gördüm ki Süleyman Soylu geçen hafta sonu yapılan kongrede tekrar aday olmuştu.
Kendisini "ilke" açısından bu kez desteklemeyeceğimi söylediğim Süleyman Soylu’nun partideki bir yakınının bir tek kelimesi ise beni iyice soğuttu:
"Bu kadar basit mi?"
İlkelerin, verilen sözlerin "basit" olduğunu rahatça ifade eden bir anlayış DP yönetimine talipti!
* * *
Süleyman Soylu’nun bence yaptığı ikinci bariz hata ise her ne hikmetse Hüsamettin Cindoruk’un adaylığından korkan AKP yalakası medyanın peşine düşmesiydi. Daha önce Soylu’ya hiç yüz vermeyen, hakkındaki görüşlerini bizzat bildiğim AKP medyasının peşinden gitmesi kendi eliyle seçtiği delegenin onu yıkmasına neden olan ikinci unsur oldu.
DP delegesinin AKP medyasına gıcık olduğunu Süleyman Soylu görememişti.
* * *
Eski hizmetlerine saygı duyduğum Hüsamettin Cindoruk da bana hiç heyecan vermedi. 28 Şubat’tan sonra demokrasi kulvarında devamlı bocalayan, tarafımdan "367 Hüsamettin" lakabı kendisine layık görülen Cindoruk’un hafta sonu, bütün adaylar çekildikten sonra bile son turda 1112 delegeden ancak 559 oy alabilmesi (son tura 570 delege katılmış) bende olmayan heyecanın delegede de olmadığını gösterdi.
Sanırım artık hepimiz biliyoruz ki:
Kullanılmış malzemeden yeni bina olmaz!
İhtiyarlar Heyeti kıvamında bir GİK oluşturan DP, emanetçi başkan önderliğinde genç bir lider bulacakmış! Bu iddia da bana zerre kadar heyecan vermiyor.
İhtiyarlar Heyeti’nin "görücü usulü" bulacağı lider mahallede kocakarıların "görücü usulü" bulacağı içi geçmiş gelin kadar bile işveli olamaz!