BAZILARININ Türkiye’ye ‘yeniden don biçmeye’ kalktığını düşünmesem bu yazıyı yazmazdım. Bugün Tüpraş ihalesi ile ilgili yazacağım.
‘Tüpraş İhalesi ile Türkiye’ye biçilen don arasında ne gibi ilişki var?’ diye sorabilirsiniz. Bence var! Özelleştirme ihaleleri ülkemizde her zaman siyasi bir içerik kazanır. Son dönemlerde ise ihalelere katılan kuruluşlar ideolojik bir çizgi de izlemeye başladılar.
AKP iktidarı için açıkça: a) yönetim zaafları olan, b) PKK ve İslamcı örgütlere meydanı boş bırakan ve dahi c) ülkeyi ‘satan’ bir imaj yaratılmaya çalışılıyor .
* * *
‘Siyaset minderinde alternatifi olmayan ancak büyük zaafları, hatta tehlikeli tavırları olan bir iktidara kim dur diyebilir?’
Sanki birileri kitlelere bu soruyu sordurmaya çalışıyor!
* * *
Oyak Holding Genel Müdürü Dr. Coşkun Ulusoy’u neredeyse 30 yıldır tanırım. Ulusoy, arkadaşı olmakla büyük gurur duyduğum, zaman zaman kendisinden öğrendiğim bir insan!
Üstün zekásı, uluslararası çapta eğitimi ve iş tecrübesi, güçlü karakteri, çalışkanlığı, liderlik özelliği ve defalarca sınanmış namusu ile Türkiye’de ender yetişmiş insanlardan birisidir.
Oyak da Tüpraş ihalesine girdi. Bu çok doğal. Ancak, Coşkun Ulusoy ihaleye ideolojik bir tavırla katıldıklarını beyan etti.
Mealen ‘Tüpraş’ın özelleştirilmesine karşı olduğunu, ama madem özelleştiriliyor o zaman yabancılara gitmemesi gerektiğini’ bayilerini toplayarak Türkiye’ye bangır bangır ilan etti.
Oyak’a kendine göre stratejik ve ideolojik bir görev yükledi!
Bu toplantının ardından benim aklıma bazı sorular takıldı ama ihale öncesi kafaları karıştırmak istemedim. İhale bittikten sonra soruyorum. (Görevi gereği 30 yıllık arkadaşıma ‘siz’ diyerek hitap edeceğim.)
* * *
1) Siz bir Amerikan okulunda (Robert Kolej) üniversiteye başladınız. Amerika’da doktora yaptınız. Buna rağmen yabancılara karşısınız. O halde Amerikalıları yabancı saymıyor musunuz?
2) Uzun yıllar yabancı ülkelerde çalıştınız. Yabancıların Türkiye üzerindeki kalleş emellerini o dönemde mi tespit ettiniz?
3) Bu dönemden sonra Türkiye’de, özelleştirmeyi ve yabancı sermayeyi açıkça savunan Turgut Özal ile çalıştınız. Bu nasıl oldu?
4) Stratejik konum nedir? Örneğin, çalıştığınız holdingi emeklilerinin kurmuş olduğu TSK’nın elindeki silahlar stratejik konumda değil midir? Bunların çoğu yurtdışında yabancılar tarafından üretiliyor, bu durum sizi rahatsız etmiyor mu?
5) Yabancıların elindeki bir fabrika bir savaş sırasında ‘su koyverirse’ Türkiye’nin güvenlik güçleri bu sivil kuruluşa kolayca el koyamaz mı?
6) OYAK’ın, kurulduğunda ilk iş olarakFransız-Renault ile ortak olması sizde nasıl bir duygu yaratıyor? Amerikalılar gibi Fransızlar da mı yabancı sayılmıyor?
7) İhaleyi kazanan bir Türk şirketi sonradan bu şirketi yabancıya satamaz mı? Örneğin, KOÇ, Shell’in Tüpraş içindeki payını ileride artıramaz mı? Bu durumda ne yapılabilir?
8) Siz Türkiye’nin stratejik çıkarları için gereğinde OYAK’ın zarar etmeyi göze alabileceğini beyan etmiştiniz. İhalede neden %3.5 fazla vermediniz? (140 milyon/ 4 milyar dolar)