BU satırların yazarı futbol sporu ile ilgili olarak ihtisas gerektiren herhangi bir birikime sahip değildir. Onun için hemen hemen futbol ile ilgili hiç yazı yazmaz.
Bu satırların yazarı koyu bir Fenerlidir. Fenerbahçe’ye gönül vermiş milyonlar gibi o da Sarı Kanarya’nın her galibiyetine sevinir, her mağlubiyetine üzülür. Ama sevincini veya üzüntüsünü köşesinde yazmaz.
Ama, bugün yazıyor, zira sevinçten uçuyor!
* * *
Tarihin sayfalarına en büyük zaferlerden birisi olarak geçecek olan salı akşamki maç, Ahmet Çakar’a sanal ortamda haklı olarak bikini giydirmenin (hiç yakışmamış!) çok ötesinde Sarı Kanarya’nın Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez ilk 8 takım arasına girmesini sağladı.
Evvelki akşam Fenerbahçe, Avrupa’nın en büyük takımlarından birisi olduğunu resmi kayda aldırmıştır ve bu durumdan bir Fenerli olarak büyük gurur duymamak mümkün değildir.
Kurada son iki yılın UEFA Şampiyonu Sevilla’ya düşünce Fener’in bu turu geçemeyeceğini Ahmet Çakar kadar iddialı söylemesem de, ne yalan söyleyeyim, ben de düşünmüştüm.
İnsan yanılmayı pek sevmez. Yanıldığıma bu kadar çok sevindiğimi son yıllarda pek hatırlamıyorum.
* * *
İstanbul’daki ilk maçı sahada izlemiştim. Gerçekten Sevilla çok hızlı futbol oynuyor. İlk 20 dakika futbolcularımızı bilmem ama beni epey bunaltmıştı. Ancak, dişe diş geçen maçta Fener’in hiç yılmaması, 20. dakikadan sonra sahada hákimiyeti ele geçirmesi ve sonuçta maçı 3-2 kazanması, beni büyük bir sevince boğmuştu.
Ama yine de tur için fazla umutlu değildim. Sınırlı teknik bilgimle Sevilla’da yenilip eleneceğimizi düşünmüştüm.
* * *
Salı akşamı Sevilla’da oynanan maçı evde futbol konusunda gerçekten delikanlı olan oğlum ve onun eş derecede delikanlı arkadaşları ile seyrettim. Gençlerin heyecanı kısa sürede bana da bulaştı ki, evin içinde bangır bangır bağıran bir adam haline geldim.
Yine ilk 20 dakikadan çok korkuyordum. Nitekim korktuğum başımıza geldi ve 2 gol yedik. Ancak, yine 20. dakikadan itibaren ortaya dev bir Fenerbahçe çıktı ve dişe diş mücadeleyi 120. dakikanın sonunda penaltı golleri ile kazandı.
Beni, yediği 2 şok gole rağmen devleşen Sarı Kanarya’nın mücadeleyi hiç bırakmaması, oynadığı futbolun kalitesinden daha çok sevindirdi.
Türküm, ben de normal yurdum insanıyım. Haliyle kendimi hep Avrupa karşısında ezik hissederim. Bu duygumun beyhude olduğunu da bana Sarı Kanarya öğretiyor, Cimbom öğretti. Artık bizim de Batı takımlarıyla dişe diş mücadele eden futbol takımlarımız var.
Bu sene Fenerbahçe şahane!
* * *
Bana salı akşamı yaşadığım sevinç ve gururu yaşatan canım Fenerbahçe’nin yönetici, teknik adam ve tabii ki muzaffer futbolcularına binlerce teşekkür ederim.
Not: Dünkü yazımda kullandığım "Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Irak’ta ’bir daha dönmemek üzere bölgeyi PKK’dan temizlemek, ardından Iraklılara bırakmak istedikleri’ni söylediklerini açıkladı" cümlesi üzerine Prof. Davutoğu telefonla aradı ve çeşitli basın organlarında yer alan "bir daha dönmemek üzere bölgeyi PKK’dan temizlemek..." sözlerini söylemediğini ifade etti. Herhangi bir çekilme takvimi vermediğini ısrarla belirtti.