3 Kasım 2004’te ABD’de yapılan seçimleri yeniden George W. Bush kazanınca 4-6 ve 8 Kasım 2004 tarihlerinde Bush’un yeni dönemde dünyayı nasıl yönetmeye yelteneceğini irdeleyen 3 yazı yazdım.
Bu yazılar ikinci dönemde daha saldırgan bir ABD yönetimi öngörüyordu.
Bush’un Ortadoğu politikaları ile ilgili tahminlerim şöyle idi:
‘Ortadoğu’da yine de en güvenilir müttefik Türkiye olduğu için ABD bu dönemde Türkiye’nin gönlünü, hem ona AB yolunda destek vererek, hem de BOP’ta önemli bir rol biçerek almaya çalışacak.
Bu dönemde, eli maşalı ABD, aynı zamanda Ortadoğu’da demokrasi görünümlü oyunlar oynayacak. Suudi Arabistan’da göstermelik seçimler zorlanacak, Türkiye Suriye’ye daha da fazla yanaşması için teşvik edilecek.
Sanırım, ABD, Ortadoğu halkının gönlünü almak için Arafat sonrası dönemde Filistin barışına da oynayacak.
Bu dönemde Ortadoğu’da yeni kıyamet İran’da kopacak. Bush’un ‘İran’ı denetim altına aldığına’ inanmadan Beyaz Saray’ı terk edeceğini hiç sanmıyorum. İran’ı nükleer silahlar konusunda ya ikna edecek, ya ikna edecek!’
* * *
Bu hafta içinde The New Yorker’da yayınlanan makalesinde ise ABD’nin etkin gazetecilerinden Seymour M.Hersh yazıyor ki:
‘...Irak’taki güvenlik durumunun gittikçe kötüleşmesine rağmen Bush yönetimi Ortadoğu’daki uzun vadeli temel hedefinde, yani bölge çapında demokrasinin tesisi siyasetinde ısrarlı. Bush’un yeniden seçilmesi, yönetimde Irak savaşı kararına verilen desteğin kanıtı olarak görülüyor. Seçim başarısı Pentagon’un işgali savunan yeni muhafazakár sivil liderliğinin de konumunu güçlendirdi. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in de dahil olduğu bu ekip, seçim sonrası genelkurmaya ABD’nin Irak’ta kalmaya kararlı olduğunu ve başka bir seçeneğin düşünülmediğini bildirdi.
Görüştüğüm eski bir üst düzey istihbarat yetkilisi şunları söylüyor: ‘Bu terörizme karşı verilen bir savaş ve Irak sadece bir parça. Bush yönetimi bu meseleye, devasa bir savaş olarak bakıyor. Bir sonraki adımımız İran harekátı olacak. Savaş ilan ettik ve kötü adamlar, nerede olursa olsun, düşmanımız. Dört yılımız daha var ve bu dönemin sonunda terörizmle savaşı kazandığımızı ilan etmek istiyoruz.’’ (Radikal 17.01.2005)
* * *
Seymour M. Hersh de İsrail Gazze’den çekildikten ve Irak’ta 30 Ocak seçimleri ardından ‘düzen’ sağlandıktan sonra hedefin İran olduğunu ve hazırlıkların çoktan başladığını yazıyor.
* * *
Öte yanda ‘...Bush, NBC televizyonuna verdiği röportajda, İran’ın, nükleer silah programının varlığıyla ilgili olarak uluslararası toplumu yanıtsız bırakmayı sürdürmesi durumunda ABD’nin nasıl tepki vereceği sorusuna karşılık, ‘Umarım bu meseleyi diplomatik olarak çözebiliriz. Ancak asla hiçbir seçeneği göz ardı etmeyeceğim’ dedi.
Hersh’ün bu haberinden sonra Pentagon sözcüsü Lawrence DiRita, haberde pek çok temel hata bulunduğunu ve bu hataların da yazının tümünün güvenilirliğini bozduğunu belirten bir açıklama yaptı. Ancak haberi yalanlamadı...’ (Hürriyetim-İnternetim:17.01.2005)
2005 yılında Türkiye’nin başı ‘ABD-İran’ gerginliği nedeni ile çok ağrıyacak.