Bir turnusol kâğıdı olarak İran

ÖNCE dünya basınından bazı özetler: (Dünya gündeminden-hürriyet.com tr-29.09.09)

Haberin Devamı

“Yetkililer, İran’ın nükleer programını denetime açacağını umduklarının ancak ülkenin dünyanın geri kalanıyla olan ekonomik bağlarını kesmek için planlar yaptıklarının altını çiziyor.”

“Tahran’ın geçen hafta gizlice ikinci bir nükleer yakıt tesisi geliştirdiğinin ortaya çıkmasının ardından, Obama yönetimi ve Batılı müttefikleri İran’ın enerji, ulaştırma ve mali sektörlerini kısıtlamanın yeni yollarını arıyor.”

“İslam Cumhuriyeti Şahap-3 füzeleri için test atışı yaptı. Füzelerin menzili İsrail’i ve Körfez’deki ABD üslerini vurmaya yetiyor.”

* * *

Sanırım, AKP yönetimi altında Türkiye’nin dünyada hangi yöne meylettiğine Batı’nın İran ile ilgili kararları ışık tutacak.

Ben Ahmet Davutoğlu’nun geliştirdiği “oynak merkezli dış politikayı” dikkatle izliyor ama yine de Türk dış politikasının bir merkeze çıpalanması gerektiğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Kimileri Davutoğlu politikalarının çoktan ABD’ye endekslendiğini, ABD çıpası etrafında da Ortadoğu’da dolaştığını iddia ediyor. Onlara göre Obama Başkan olduktan sonra Davutoğlu’nun ABD ziyereti sırasında sarf ettiği, “Obama ile Türkiye’nin dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen örtüşmektedir” sözü bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. Bu görüşte olanlar Davutoğlu’nun bu seyahatten sonra Dışişleri Bakanı olduğunu düşünüyorlar.

Bazıları ise çıpanın Ortadoğu’ya bağlandığını, Türkiye’nin burnu Ortadoğu’ya demir atmış bir kayık gibi AB ve ABD sularında dolandığını söylüyor.

Bense çıpanın olmadığını düşünüyor ve çıpasızlığın giderek “herkese mavi boncuk” politikasına dönüşmesinden ve eninde sonunda da bir yerlere toslamasından korkuyorum.

* * *

Gözüken odur ki, Obama’nın İran’ı yıl sonuna dek izleme politikası G-20 toplantısı sırasında Almanya ve Fransa’nın İran aleyhine yaptıkları çıkışa çarptı ve Obama da yıl sonunu beklemeden İran’a ekonomik ambargo uygulamayı teklif edenler kervanına takıldı.

Ambargo BM Güvenlik Konseyi’nde oylanırsa Rusya’nın da, ABD ile yaptığı “pazarlık” sonucu “eski Sovyet nüfuz alanını geri almak karşılığında Ortadoğu’yu ABD’ye teslim etme” denklemi çerçevesinde, bu kez “evet” demesi beklenebilir.

Haberin Devamı

Belki tek çekimser oy Çin’den gelecektir.

* * *

İşte bu olası oylama bana Türkiye’nin nereye çıpalandığı konusunda ışık tutacak.

Başbakan hemen her ortamda İran’ı savunuyor. İran’ın nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu söylüyor, ABD’den alınması düşünülen savunma füzelerinin İran’a karşı olmadığını iddia ediyor, Ortadoğu’da İsrail’in nükleer silah bulundurmasına tepki veriyor.

Eğer BM Güvenlik Konseyi’nde “ambargo” oylaması olursa; Türkiye ABD’nin peşi sıra “evet” oyu mu kullanacak, yoksa Çin’le birlikte İran’ı savunmak amacı ile “çekimser” mi kalacak?

Sanırım, Türkiye böyle bir seçim yapmak zorunda kalmamak için elinden geleni yapacaktır. Ama Obama’nın İran’a “erken” sırt çevirmesi Türkiye’nin iki arada bir derede kalması ihtimalini artırmıştır.

Haberin Devamı

Ben Türkiye’nin dış politikasının ne olduğunu böyle bir oylama sonucu “sonuç merkezli” anlayacağım.

Bakalım, Türkiye çıpayı nereye bağlamış?

 

Yazarın Tüm Yazıları