Paylaş
WikiLeaks’te yayımlanan “Büyükelçi kriptoları” çok büyük oranda kulaktan dolma bilgilere dayanıyor. Öte yanda Ergenekon Davaları’nda yer alan iddialar da büyük oranda “gizli tanık” veya “telefon dinlemeleri”ne dayanıyor. İkisinin de “suçlama tekniği” aynı. Geçimini yandaşlıktan temin eden arkadaşların köşelerinde yeri geldikçe “gerçek” diye takdim ettikleri Ergenekon iddialarından sonra şimdi WikiLeaks iddiaları ile alay etmeleri benim de onların mantık seviyeleri, daha doğrusu tutarsızlıklarına gülümsememe neden oldu.
Yok öyle yağma! Ya ikisini birden ciddiye alırsın, ya da ikisini birden küçümsersin. İşine geleni beğenirsen, o zaman da sana yandaş denmesine kızmazsın.
WikiLeaks açıklamaları Erdoğan ve Davutoğlu üzerinde yoğunlaşırken, aynı gün birinin Libya’dan, diğerinin ABD’den ödül alması Allah’ın bir işareti midir?
Davutoğlu’nun ödül merasiminde onu suçlayan eski Ankara Büyükelçileri de bulundu mu?
280 küsur bin belge olduğunu okuyunca hayal haneme şöyle bir sahne takıldı. İddiaların yer aldığı yüzlerce dosyayı müstahdemler TBMM kürsüsüne getiriyor ve ana muhalefet lideri Süleyman Demirel kürsüye çıkıyor. Saatlerce konuşuyor.
O gün Türkiye patlamaz mıydı?
WikiLeaks belgelerini, adeta kaderin cilvesi ana muhalefet CHP’nin önüne koydu. Bakalım ayağına uzatılan pası CHP nasıl değerlendirecek? Değerlendiremezse bence milletten sonra Cenab-ı Allah da CHP’den ümidi kesecek.
* * *
Şimdi gelelim esas konuya.
Dün de yazdım.
İddialar arasında en vahim olanlar bazı AKP’lilerin kişilikleri ile ilgili.
Esas gürültü koparacak olan bu iddialar. Raporlarda bu iddialar ile ilgili kanıt olduğuna dair ima bile yok. Sadece kişisel ifadelere dayandırılıyor.
Ancak söyledim, iddialar vahim.
AKP içinden muhbirlik yapmaktan tutun, Bakanların/milletvekillerin birbirleri hakkında suçlamaları, “Doğan hisselerini satın” diye akıl veren Bakanlar, İsviçre’de banka hesapları, rüşvet çarkları, yolsuzluklar, adam kayırmalar, mafya, eroin vb.’ne kadar milletin dikkatini çekecek iddia varsa sıralanmış.
Bence kişiler hakkındaki karakter/ideolojik analizler çok önemli değil. Onlar siyasi seviyede tartışılır. Ama yukarıda sıraladığım suçlamalar kişisel zaaflara dayanan, belgesiz ama somut suçlamalar.
Bazı gazeteler bu tip iddiaları görmezden gelmeye çalışsa da diğer bazı gazeteler ve önemle teknoloji çağında web gazeteleri iddiaları ve isimleri çarşaf çarşaf yayınlıyorlar.
Herkes her bir iddiayı artık biliyor.
Kişisel iddialar kamuoyunu şimdiden kaynatmaya başladı. Bana gelen telefon soruları ve ilave iddialar sürekli çoğalıyor.
Maalesef, iddiaları reddetmek hiçbir işe yaramıyor.
İnsanlar “Kabul edecek değiller ya!” diye istihza dolu tepkiler veriyor.
* * *
Bence Recep Tayyip Erdoğan, Vecdi Gönül, Mehmet Şimşek, Abdülkadir Aksu, Kürşad Tüzmen, Şaban Dişli vb. gibi imzalı kriptolarda adı geçen kişiler imza sahibi büyükelçiler hakkında dava açsınlar!
Kriptolar Ankara’da yazıldığına göre davalar pekâlâ Ankara’da açılır. Büyükelçileri önce ispata davet etsinler, sonra da manevi tazminat davası açsınlar.
Büyükelçiler davalara icap ederler mi bilmem, ama kişiler dava açarlarsa; işte o zaman ciddiyetle iddiaların üzerine gittikleri imajını yaratabilirler.
Kuru bir yalanlama bir işe yaramaz.
Bence hem şahsi hem de hükümetin onurlu duruşunu temin edebilmek için tek yol dava açmak!
Oktay Ekşi’ye davalarını anında açmışlardı!
Paylaş