Bir hadise var Beyaz ile Sarman arasında

GEÇEN hafta kedileri insanlara çok benzettiğim için gözlemlemeyi çok sevdiğimi yazmış ve yurtdışındaki evimizde kendisini bahçemize kaydettiren Yedi Bela Hüsnü’den bahsetmiştim.

Nasıl ki insanlar başka başka lisanlar konuşsalar, değişik ten rengine, inanca sahip olsalar dahi fıtrat olarak dünyanın değişik yerlerinde birbirlerine benziyorlar, kediler de aynı dilden anlamasalar da huy ve su olarak birbirlerinin aynı.

Yedi Bela Hüsnü de "pisi pisi" diye çağrıldığında "Bu herif ne diyor!" diye mel mel suratınıza bakıyor ama huyu ve suyu Türkiye’deki kedilerin tıpatıp aynı.

Dünyada insanların çoğunluğu gibi kedilerin de çoğunluğu, bana kalsa hepsi, kıskanç yaratıklar. Ellerin kedisi Yedi Bela Hüsnü’yü yazdığımı duyunca İstanbul’daki kıdemli ev kedimiz Beyaz çok bozulmuş ve illa ki bu hafta kendisini yazmamı istemiş. Hay hay! Bu hafta onu yazıyorum. Ama vezir mi edeceğim rezil mi, yazının sonunda anlaşılacak.

* * *

Beyaz, adı üzerinde, bembeyaz ve renkli gözlü bir Ankara kedisi. Bizim eve geldiğinde Van kedisi olduğu iddia ediliyordu, doğru çıkmadı. Van kedisi olmadığı anlaşılınca "olsa olsa metodu" ile Ankara kedisi olduğuna karar verdik. Geldiğinde bebek olduğu da iddia edilmişti. Bu da yanlış çıktı. Gençti ama bebeklikle alakası yoktu. Yine, "olsa olsa metodu" ile bize 2 yaşında geldiğine karar verdik. Eve yerleşeli 8 sene olduğuna göre şimdi 10 yaşında.

10 yaşında bir kedi olarak yavaş yavaş bunama emareleri gösteriyor ama bunca sene bahçedeki köpeklerimizin saldırısına uğramadan yaşamayı bildi.

Eve gelen herkes Beyaz’ı çok sever, zira her gelene "Acaba benim bundan ne gibi menfaatim olabilir!" diye olanca sevimliliğiyle yanaşır, daha açık söyleyeyim, sırnaşır.

Kısa sürede herhangi bir menfaat elde edemeyeceğini çözerse "Bu da boş çıktı!" diyerek misafire kıçını döner. O andan itibaren misafir ilgisini çekmek için ne kadar şaklabanlık yaparsa yapsın nafiledir, zira Beyaz bedava kesik ele bile işemez.

Her kedi gibi muazzam bir egoist olan Beyaz, yukarıda yazdığım gibi, yine her kedi gibi muazzam kıskançtır. Geçen 10 sene içinde eve getirmeye kalktığımız her kediyi yaka paça dışarı atmıştır. Gelen her kedi daha ilk günde neye uğradığını anlamaz, yediği birkaç dayaktan sonra, "Vereceğiniz mamayı alın başınıza çalın!" der ve evi terk eder. Bunlardan bir tanesi, Tekir, Beyaz’ın hışmı yüzünden tarafımdan Saros’un Yayla Köyü’nün sahiline götürülmüştür ve kaç senedir orada yaşar, ancak yazdan yaza Beyaz’dan gizli görüşürüz.

Beyaz, üzerine kuma kabul etmeyen nazeninler gibi eve başka kedi kabul etmemenin dışında bahçemize koyduğumuz mamalar nedeniyle eve dadanan sokak kedilerine de dayanamaz, onları her fırsatta pataklar. Onun bulunduğu muhitte insanoğlunun başka bir kediye mama vermesi kabul edilir bir durum değildir. Daha doğrusu, yakın zamana dek değildi.

* * *

Bahçemize bu kış genç bir kedi yerleşti. Sarman! Çok güzel bir suratı olduğu için ev ahalisi onu hemen benimsedi. Çok sevimli ve belki de bir evden kovulduğu için insanlara çok alışık olduğundan bizlerle çok çabuk kaynaştı.

Ancak, hepimizin büyük takdirini kazanan bir iş daha yaptı. Beyaz’dan yılmadı. Onu görünce önceleri sıvışıyordu ama yarım saat sonra geri dönüyordu. Beyaz onu kovalasa kaçıyordu ama kaçarken Beyaz’a birkaç pati vurmayı da ihmal etmiyordu.

Cuma akşamı karımla İstanbul’a geldik ve oğlumdan anında yeni bir haber öğrendim. Sarman allem etmiş kallem etmiş, eve yerleşmiş. Evde muazzam kedi kavgaları oluyormuş, sonunda biri bir kata öbürü diğer kata yerleşiyorlarmış. Sarman iyice ihtiyarlayan Beyaz’a, "El mi yaman, bey mi yaman" direnci gösteriyormuş.

Anlaşılan bu yaz Beyaz ile Sarman arasında çıkacak hadiselere şahit olacağım.
Yazarın Tüm Yazıları