Bilim ve siyaset

BAYRAM süresince siyasete katiyen eğilmemek, sadece ve sadece "insana dair" yazılar yazmak istiyordum.

Ancak, şu satırların yazıldığı saatlerde televizyon ekranından sarkan kuş gribi ile ilgili haberler, beni kelimenin tek anlamıyla çileden çıkardı.

Maalesef, bir bayram sabahı böyle tatsız ve tuzsuz bir yazı yazmak zorunda kalıyorum.

Herkesten özür dilerim. Esasında kimsenin bayramını zehir etmek gibi bir niyetim yok!

* * *

Türkiye bilimden nasibini hiç almaz mı?

Kuş gribiyle ilgili tartışmaları takip ederken bu soru bir kez daha aklıma, "bazı gazetecilerin" Başbakan ile yediği yemeğin notlarını okurken takıldı.

Hiçbir gazeteci Başbakan ile "kuş gribi" üzerine yapılan bir sohbeti yansıtmıyordu. Anladığım kadarıyla Türkiye’nin kuş gribi tehdidiyle çalkalandığı bugünlerde kimse Başbakan’a alınan tedbirlerle ilgili soru sormamıştı!

"Neden?" diye sormadan edemedim.

Benim bulduğum cevap, yemeğe katılan gazetecilerin Başbakan’ı kızdırmaktan korkmaları oldu. Herhalde, son dönemde Başbakan’ın sinirlerinin çok çabuk bozulduğunu bilen gazeteciler, nezih bir ortamda kendisini germek istememişlerdi.

Galiba gazeteciler, Başbakan’ı sinirlendirme ihtimali olan diğer alanlara da girmemişlerdi.

Gazetecilerin "kuş gribinin" tehlike boyutlarını düşünemediklerini aklıma getirmek dahi istemiyorum.

* * *

Türkiye’de siyasilerin, bilimin öngörülerini, işlerine gelmediği zamanlarda hiçe saydıklarına dair örnekler çoktur.

Ama, insan sağlığı/insan hayatı ile ilgili uyarıları, üstelik birkaç kez göz ardı eden/iplemeyen ilk hükümet herhalde Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti olmak durumunda.

Şu üç örnek benim meramımı çok doğru anlatıyor:

1) Hızlı tren kazası.

2) Malatya’da sulardan bulaşan tifo salgını.

3) Şimdi de tüm ülkeyi saran kuş gribi.


Bu trajedilerin ortak noktaları da şunlar:

Bu üç vaka, bilim tarafından öngörülmüş, gerekli uyarılar yapılmış ancak hükümet hiçbirinde tedbir almamıştır!

Döşeli rayların hızlı treni kaldıramayacağı, Malatya’da şehir suyunun kirli olduğu ve kuşların belirli dönemlerde ülkemizden geçtiği, öngörülebilen vakalardır.

Başbakan ve Ulaştırma Bakanı, ülkeye "illa ki hızlı tren getiren ilk hükümet" olmak için tüm bilimsel uyarıları göz ardı etmişlerdir.

Malatya’daki uyarılarla AKP’li Belediye Başkanı dalga geçmiş, bilimsel uyarıları siyasi muhalefet addedecek kadar gözü dönmüş, tedbirler iş işten geçtikten sonra alınmaya başlanmıştır.

Kuşların ülkemize ne zaman geleceği, taşıdıkları mikroplardan korunmak için ne gibi tedbirler alınabileceği de bilimin çalışma alanları içindedir.

Belli ki, bu konuda da hiçbir tedbir alınmamış, alınacak tedbirleri soran gazeteciler ise azarlanmıştır.

Bu kuşlar herhalde sadece Türkiye’de konaklamıyorlar, üstelik çevremiz de öyle zengin ülkelerle çevrilmiş değil.

* * *

Bütün bu veriler çerçevesinde Uzakdoğu’dan sonra ölümlerin ilk kez ülkemizde olmasının nedenini sormak hepimizin görevi.

İstifa müessesesinin varlığını hatırlatmak da yine gazetecilerin görevi.
Yazarın Tüm Yazıları