TÜRKİYE’nin en önemli felsefecilerinden olduğunu düşündüğüm bakan, Charles Darwin için "Ölmüş gitmiş adam" deyince gerçekten altüst oldum.
Bakanın "eski hali"ni bilen bir kişi olarak, ülkedeki "yeni iklim"in sefaletini bir kez daha kokladım.
Charles Darwin, Sigmund Freud, Karl Marx, kuramlarını beğenin beğenmeyin, bazı öngörüleri çoktan yanlışlanmış olsa bile, hatta bir kısmı kuramlarını bilimsel metodolojiye uygun olarak inşa etmemiş olsalar dahi, 19. yüzyılda yaşanan aydınlanma dönemine dünya boyutunda damga vurmuş kişilerdir.
Benim artık Marx’ın kuramına itibar etmemem, onun ekonomi-politik alanında açtığı çığrı kapatmaz. Hatta, dünyada bir adet Marksist kalmasa bile açtığı çığır insanlık tarihinde mümtaz yerini korur.
* * *
Charles Darwin "evrim teorisi"ni geliştirmiş bir bilim adamıdır. Adı üzerinde, yaptığı iş bir teori (kuram) geliştirmiş olmasıdır.
Darwin’in "gerçeği" bulma iddiası yoktur. Zaten, bilimde "gerçek" bulunmaz, aranır.
Darwin’i bilim adamı yapan öğe "gerçeği" bulmuş olması değil, kuramını geliştirirken bilimsel metodolojiye dayanmış olmasıdır.
Teori (kuram) belirli sayıda gözlemi açıklamak üzere inşa edilmiş bir analitik tasarımdır. Teori, yapılan gözlemleri olgular olarak tasnif eder ve gözlemlerin nasıl oluştuğuna dair iddialarda bulunur veya açıklamalar yapar.
Kaldı ki bilim dünyasında aynı olguyu, aynı gözlemlere dayanarak izah etmeye çalışan ve bilimsel değeri eşit olan birkaç teori de aynı anda var olabilir.
Darwin’in dayandığı evrim kuramı, bugün de biyolojide "gözlem durumlarına uygulamada, test etmede, matematiksel olarak modellemede" kullanılmaktadır. (Bkz. Doç. Dr. Mehmet Elgin’in görüşleri. Taha Akyol naklediyor.-Milliyet-13.03.09)
Öte yanda "yaratılış inancı" gözlem durumlarına uygulama, test etme, matematiksel olarak modelleme gibi bilimsel metodolojinin aletleriyle sınanamayacağı için bilimsel değildir.
Ancak, buna dayanarak dünyanın var edilişini "yaratılış" kavramıyla izah etmeye kalkmanın yanlış olduğu da söylenemez.
Zira, insanoğlunun gerçeği arama serüveninde bilimsel metodoloji, kullanılan metotlardan sadece birisidir. İnanç da bir diğeridir.
Mutlak gücün "ol" emri ile her şeyi yarattığına inanmak da gerçeği arama serüveninin bir yöntemidir, galiba tarihsel olarak bakıldığında da en fazla kabul görenidir.
* * *
Darwin, insan soyunun maymunlardan geldiğini söylediği iddiası ise kara cehaletin daniskasıdır.
Darwin sadece bir şeyin evrilerek bir yanda maymunu, diğer yanda insanı var ettiğini kuramlamıştır.
Tamamen ayrı iki şey bir şeyden evrilmiştir. İnanç da aynı şeyi söylemiyor mu?
Her şey tek şeyden (mutlak güç) yaratılmıştır!
Aradaki tek fark, birinin evrilerek bugünkü duruma gelindiğine, diğerinin her şeyin şimdiki hali ile yaratıldığına dayanmasıdır.
* * *
Gelin siz de benim gibi kuramlayın: Fizik, kimya,biyolojinin yasaları Cenab-ı Allah’ın yasaları, matematik "İlahi Güç"ün aklı olsun!
Allah’ın çocukları da aklı kullanarak Allah’ın gerçeklerini arayadursunlar!
O zaman teori ile inanç birbirlerini kucaklamazlar mı?