Bilderberg toplantılarının anlamı (2)

BİLDERBERG toplantılarından çıkan sonuçlar: 1) 20. yüzyılda devlet/millet odaklı olan özgürlük tanımı artık birey odaklı tanıma dönüşüyor.

20. yüzyılda milletlerin (birbirinden) özgürlüğü/bağımsızlığı anlayışı üzerine oturtulan ‘özgürlük’, 21. yüzyılda, devletin koyduğu kısıtlamalara karşı direnen ‘bireysel özgürlük anlayışı’na dönüşmekte.

Bu kavram da ister istemez eski ABD Başkanı Clinton’ın BM’nin milenyum toplantısında ortaya attığı, ‘uluslararası kuruluşların, gerektinde birey lehine ülkelere müdahale edebilmeleri’ tezini hatırlatıyor. Bu tez 20. yüzyıla damgasını vuran ‘milletlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkına’ karşıt bir tez.

ABD de, BOP’u ‘bireysel özgürleşme’ projesi olarak takdim ediyor.

* * *

2) 21. yüzyılın başında en fazla dikkat çeken devlet Çin. Çin, kendinden sonra büyük hızla büyüyen Hindistan ile stratejik işbirliği yaparak Batı ittifakına karşı çok ciddi bir ittifak oluşturmakta.

3) Rusya, Putin yönetimi altında giderek SSCB’nin karanlık günlerine geri dönmekte. Rusya’da demokrasi bir türlü yerleşmemekte. Bu durum Avrupa’dan çok ABD’yi rahatsız ediyor.

4) (ABD tezi) İran ve Kuzey Kore nükleer silah geliştiriyor veya altyapısını kuruyor. Bu ülkeler doğrudan atom bombası kullanamazlar ancak terör örgütlerine verebilirler.

21. yüzyılı tehdit eden en büyük tehlike, terörle işbirliği yapan ülkelerin, teröristlerin eline atom bombası vermeleridir!

5) İsrail ve Filistin, Arafat sonrası dönemde barış için daha fazla umutlular. Ancak İsrail, ‘terör tehdidi kalkmadan, Hamas’ın silahları denetim altına alınmadan barış anlaşması olmaz’ diyor. Filistin yetkilileri de Hamas’ın elinden silahları alacak güçleri olmadığını vurguluyorlar.

* * *

6) Irak’ın bütünlüğü ve istikrarı çok önemli. Irak bölünürse bu durum İran’ı bölgede çok daha fazla etkin kılar, neredeyse tek güç haline getirir.

* * *

7) (Yine ABD tezi) İran sadece nükleer tehlike oluşturmuyor, aynı zamanda Ortadoğu’da cirit atan Hamas, Hizbullah, İslami Cihad gibi terör örgütlerini bizzat besliyor ve yönlendiriyor.

Bu ülkede rejim muhakkak değişecek!

ABD’li yetkililer, halkın yüzde 70’inin istemediği bir rejim aleyhine ayaklanma olması uğruna her türlü uluslararası yardımın yapılması gerektiği görüşündeler. Genel grev için maddi katkı, propagandaya yönelik radyo yayınları, direnişçilere haberleşme ağı kurulması gündemde. Eğer, rejim kendi kendine yıkılmaz ise yine de değişecek!

Etkin bir ABD’li, ‘Kara harekátı düşünmüyoruz’ dedi!

Okur bu cümleyi istediği gibi okusun!

* * *

8) Gerek ABD’li, gerekse AB’li siyasi ve bürokratlar, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin öngörülebilirliği (nerede ne tavır koyacağına dair tahmin yürütme) konusunda dikkate alınması gereken derecede kaygı taşıyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları