DÜN AKP hükümetinin bana göre eksik kaldığı noktaları teker teker yazdım:
Ancak aslen diyorum ki: ‘Başbakan; beklentimin tersine adalet sahibi ve yolsuzlukların üzerine gidebilen bir lider olamadı!’
Başbakan’ın adalet duygusunun benim indimde sorgulandığı ilk olayın hızlı tren kazasında takındığı özeleştiriden uzak tavır olduğunu, intihal (aşırma) yaptığı iki üniversite tarafından belgelenen Müsteşar’ı Ömer Dinçer’i korumasıyla da duygumun şahikasına ulaştığını yine dün yazdım.
Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk konusunda zaaflarını ve yönetim modelini irdeleyeceğim.
* * *
Eski iktidarın yolsuzluklara bulaşması nedeniyle 3 Kasım’da seçmenlerce sandığa gömülmesinin ardından AKP, kendisinin ‘ak’ olduğu iddiasıyla iktidara geldi.
Hanefi Avcı da eski dönemde yolsuzlukların üzerine gittiği için pasif göreve atanmıştı. Bu iktidar onu tekrar hak ettiği göreve geri getirdi.
‘Ak ülke’ iddialarıyla iktidara gelen AKP, enerjialanındaki yolsuzlukları Yüce Divan’a gönderirken; Recep Tayyip Erdoğan, bazı dostlarının ‘ak enerji’ skandalına bulaştığını tespit ettiğini öne süren Hanefi Avcı’yı görevden aldı.
Başbakan dostlarını sorgulamayı değil, Hanefi Avcı’yı harcamayı tercih etmişti!
Avcı ayrıca hükümete yakın bazı kişilerin bazı banka yolsuzluklarına ve akaryakıt kaçakçılığına karıştığını da tespit etmişti.
Şimdi sadece kendisi değil, tüm kadrosu tarumar edilmiş vaziyette!
Aynı Başbakan, kendisine açık destek veren gazete ve TV’nin sahibi İhlas Holding’i diğer hortumculardan ayırt ederek resmen kişisel koruması altına da aldı.
AKP hükümeti de bana bu ülkede hiçbir şeyin değişmediğini,işadamı-siyasetçi-bürokrat üçlüsünün başrolde olduğu ‘zina ekonomisi’ninaynen devam ettiğini gösterdi.
* * *
Recep Tayyip Erdoğan, kendisine ait bir yönetim modeli de yarattı:
Hükümet yürütme erkini iki başlı götürüyor!
Bir yanda bakanlar ve bürokrasi var, diğer yanda danışmanlarıyla bağımsız çalışan Başbakan var!
Bir yanda Dışişleri var, diğer yanda mahdumun sünnet düğününde altın takmak için uzun kuyruk oluşturan misafirleri ile ekranlarda arz-ı endam eden derinstratejist danışman var! Bu görüntü bir bilim adamına hiç yakışmıyor.
Danışmanlarıyla birlikte hükümeti bağlayan konularda hükümetten bağımsız kararlar alabilen Başbakan, Adalet Bakanı ‘Yeni TCK’nın yürürlüğe giriş tarihi değişmeyecek’ diye canlı yayında bilgi verirken, ‘TCK’nın yürürlük tarihinin Başbakan kararıyla değiştiğini’ alt yazıyla ekranlara yansıtabiliyor.
Milli Eğitim Bakanı, kendisini değiştirmek istediği artık bilinen Başbakan’la çalışıyor!
Müzakereci ancak 8 ayda seçildi, ABD Büyükelçimizi Başbakan’ın istediği, Dışişleri Bakanı’nın ise istemediği de kayıtlara geçmiş vaziyette.
* * *
Yolsuzluk ve yoksulluk konusunda bir türlü adım atamayan, çelişen politikalarla oradan buraya yalpalayan ülke zaten gerekçesi kendinden menkul bir anlayışla yönetiliyor!
Türkiye’de sadece insanlar değişiyor, akıl ise hep aynı akıl!