Paylaş
Bakalım, BDP AKP ile nasıl bir pazarlık yapacak! Ben bu süreçte BDP’yi yakınen takip edeceğim. Kriterimi oluşturan soru basit:
BDP Kürtlerin TBMM’de doğrudan temsil hakkına ne kadar sahip çıkıyor?
BDP’nin Türk halkını tümüyle kucaklamasını beklemiyorum.
Ülkenin geçtiği tarihi süreçte BDP’den tüm ülkeyi temsil etmesini beklemek hem haksızlıktır, hem de BDP’nin “yüklendiğini” iddia ettiği tarihi misyona uygun düşmez.
* * *
Bu açıdan baktığım içindir ki BDP’den şu iki can alıcı noktada talepkâr olmasını beklemiyorum:
1) Dokunulmazlık:
AKP iktidarının “yargı reformu” yaparken “dokunulmazlıkları” es geçmesi reform konusunda ne kadar samimiyetsiz olduğunun en bariz göstergesidir. Israrla adının “AK Parti” olarak anılmasını isteyen bir parti hal-i pür melalinden bizzat kendisi o kadar şüphelidir ki dokunulmazlık zırhının ardından bir türlü çıkamamaktadır. 2002’de “yolsuzluk” ile mücadele etmek üzere iktidara gelen partinin sözcüleri bugün “Donulmazlıklar kalksın!” dendiğinde kaçacak delik aramaktadırlar.
BDP’nin dokunulmazlığa dokunmayan bir yargı reformuna karşı çıkması beklenir. Ama ben dokunulmazlığın bugünün Türkiye’sinde BDP’ye “siyasi zırh”
oluşturduğu ön kabulü ile bu konuda onlardan medet ummuyorum.
* * *
2) “Anayasa değişikliğini” yalakalar üstün körü tartışmaya mahkûmlar. İşin özüne hiç girmeden “2010’da 1982’ye sarılamayız” teranesi ile değişiklik taslaklarını hiç tartışmadan savunuyormuş gibi yapıyorlar. Ama yazdıkları çok cahilane. Taslak ile ilgili anlamlı ve analitik analizler okumak isteyenler Rıza Türmen’e başvursunlar. (Milliyet-24.03.10). Örneğin “parti kapatma” konusunda diyor ki:
“Tasarıda...Anayasa Mahkemesi’nde siyasal partilerin kapatılması davasının açılması, TBMM’de oluşturulacak bir komisyonun iznine bağlanmış.
Komisyonda...her siyasal parti beşer üyeyle temsil edilecek ve üçte iki çoğunlukla karar verilecek.
Bir siyasal partiye karşı açılmak istenen bir davanın, o siyasal partinin de temsil edildiği bir Meclis komisyonunun iznine bağlanması komisyonun tarafsız bir organ olarak karar vermesini engelliyor.”
Parti kapatılması taslakta “kendin pişir, kendin ye” esasına bağlanmış. Değişikliğin erklerin bağımsızlığı ilkesini tarumar ettiği aşikar.
Ama ben BDP’nin bu değişiklik tasarısına da itiraz etmesini beklemiyorum. Defalarca kapatılan bir partinin abuk da olsa bu taslak metnine sahip çıkması eşyanın tabiatına uygundur.
* * *
Ancak AKP; Başbakan ülkeyi henüz hazır görmediği için (esasında Kürtleri hazır görmüyor) seçim barajının %10’dan aşağıya indirilmesine rıza göstermemesini sindirebilirse, karşılığında ne taviz alırsa alsın, benim gözümde biter.
AKP’lilerin kendilerine referans aldıklarını her fırsatta söyledikleri Venedik Komisyonu da son raporunda Türkiye’nin Avrupa’da en yüksek seçim barajına sahip olmasına dikkati çekiyor. (Bizden sonra gelen Rusya’da bile baraj %7!) Barajın komisyonun hedef gösterdiği gibi %5-6’ya indirilmesi bu ülkede en fazla Kürtlerin TBMM’de doğrudan temsil hakkını olumlu etkileyecektir.
Benim gözümde BDP’nin samimiyet testi seçim barajı ile ilgili alacağı tavırdır!
Paylaş