1) Tek muktedir partinin her geçen gün daha güçlü sivil vesayet görüntüsü verdiği, tek muktedir liderin başarılı bir strateji ile başkanlık sistemine adım adım yaklaştığı bir dönemde anamuhalefetin ani bir atakla devlet vesayetinden kurtulmak amacıyla yeni bir sayfa açması heyecan veren önemli bir adımdır.
2) Sivil vesayet korkusu yaşayanlara ümit vaat edebilen muhalefet, demokrasinin temel dengesini oluşturan denetleme ve dengeleme görevini daha başarılı ifa eder. Zira, güçlü iktidarı güçlü muhalefet dizginler. 3) Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra büyük şehirlerdeki çevre seçmene (seçmenin takriben % 65’i) hitap edebilen ikinci parti başkanıdır. “Kılıçdaroğu faktörü” CHP ülke sosyolojisini daha iyi okuduğu ve bozuk gelir dağılımına ciddi eleştiriler getirebildiği zaman çevreden anlamlı miktarda oy alabilir. 4) Çevreyi kazanırken Kılıçdaroğlu çelebi ve içten yapısı ile laiklik hassayiyeti yüksek büyük şehirlerdeki merkez oyları da hâlâ kendisine çekmeye devam edebilir. 5) Ancak, geçen hafta CHP’de yaşanan deprem henüz ne bir devrim kıvamındadır, ne de Kılıçdaroğlu’nu parti başkanlığından liderliğe yükseltmiştir. * * * 6) Zira, 12 Eylül referandumu için yaşanan propaganda döneminde CHP’nin içinin cayır cayır yandığını Fırat’taki kör çoban bile görmüştü. Kılıçdaroğlu en geç 13 Eylül sabahı inisiyatifi ele alabilir ve zaten Nisan 2010’dan beri geçerli olan yeni tüzüğü hayata geçirerek darbeyi doğru bir zamanlama ile başarabilirdi. O zaman iyi bir stratejist görüntüsü verecekti. 7) Halbuki, Kılıçdaroğlu, Başsavcı’nın uyarısı ile ancak yumurta kapıya geldikten sonra harekete geçebilmiştir. İki kritik ay kaybedildi. * * * 8) Kanımca, geçen haftanın esas mimarı Kemal Kılıçdaroğlu değil, Gürsel Tekin’dir. Mesele de “Kılıçdaroğlu Sav’a karşı” meselesi değil, “Tekin Sav’a karşı” meseledir. Şimdilik, Tekin, Sav’ın önünde gitmektedir. Ancak, maç henüz bitmemiştir. 9) CHP’nin en yetkili makamı Kurultay’dan sonra Parti Meclisi’dir. MYK’yı yeni tüzüğe uygun olarak genel başkan oluşturmuştur ama Parti Meclisi’nin 80 üyesinin 59’u Sav ile birlikte kurultay kararı almıştır. O gün CHP’nin içyüzü sokağa döküldü. Şimdi bu kişiler teker teker dönmekteler. Belli ki, görüşlerine göre ilk gün yanlış ata oynadılar. Sonradan uyanıyorlar. Yanar döner bir Parti Meclisi’ne ben saygı duymam. Dilerim, Kılıçdaroğlu da güven duymaz. 10) Kılıçdaroğlu lider olmak, CHP devrim yapmak istiyorsa, seçimli kurultay yapar, yeni Parti Meclisi’ni oluşturur, partinin yeni ilkelerini önce kendi delegelerine anlatır ve kabul ettirir. 11) Seçimli kurultay yapmak, yeni Parti Meclisi oluşturmak, yeni ilkeleri hayata geçirmek, il ve ilçe başkanlıklarını yeniden tanzim etmek, propaganda dönemini yaşamak ve haziranda genel seçimlere katılmak için CHP’nin sadece 7 ayı var. Lider kriz döneminde belli olur. Bakalım, bu 7 aya Kılıçdaroğlu kaç karpuz sığdıracak? * * * CHP’nin yeni MYK’sına da bir sorum var: NATO’nun gelecek 10 yılına yön verecek olan Stratejik Konsept 19-20 Kasım’da Lizbon’da karara bağlanacak. ABD’nin bastırması ile NATO şemsiyesi altında Türkiye’ye İran ve Suriye’ye karşı füze kalkanı yerleştirilmesi ihtimali çok ama çok kritik bir karar. Bu karar Türkiye’nin ekseninin yörüngesini belirleyecek. Maaşallah, bugüne dek bu kadar kritik bir konuda anamuhalefetten tık çıkmadı. Yeni MYK, lütfen Türkiye’ye füze kalkanı yerleştirimesi konusunda tavrınızı/görüşünüzü belirleyiniz ve kamuoyuna açıklayınız. Bakalım, yeni CHP bu tarihi kararı nasıl yönlendirecek?