Bayram ve çocuk

EŞİTLİ defalar yazdım; nedense bana ‘bayram’ kelimesi, anında ‘çocuk’ kelimesini hatırlatır.

Bayramlar herkesindir, ancak daha çok çocuklarındır!

Benim bayram hatıralarım hep çocukluğumla ilgili. Sanırım, hemen hepimiz ‘bayram’ denince hemen bir ‘çocukluk hatırası’ anlatır.

İleri yaşlarımda dahi bayramların keyfini sokaklarda, bayram yerlerinde cıvıl cıvıl oynayan çocukları seyrederek, eve el öpmeye gelen çocuklarla oynaşarak çıkarırım.

Bayramları bayram yapan çocuklardır!

* * *

Hele hele bu bayram ‘Malatya olayları’ ardından geldiği için bugün ‘çocuk’ ve ‘bayram’ kelimeleri hepten yan yana duruyor.

Çok sevdiğim bir masal/hikáyedir.

* * *

Bir Kurban Bayramı öncesi, hac ziyaretini yapmaya niyetlenen bir bey, elbise satan bir mağazaya gider ve oğlu için bayramlık elbise almak ister.

Mağazanın Ermeni sahibi adama çocuğun vücut ölçülerini sorar, adam bilemez. Ancak, sokakta oynayan fukara bir çocuğu işaret ederek, ‘Boyu ve kilosu aynen bu çocuğunki gibi’ der.

Çocuğu içeri çağırırlar. Birkaç elbiseyi çocuğa giydirerek prova ederler. Adam beğendiği bir elbiseyi satın alır ve gider.

Aynı kişi ardından hacca gider ve Kábe’yi tavaf ederken bakar ki, Ermeni mağaza sahibi ve üzerinde elbise prova ettikleri çocuk el ele en önde tavaf etmektedirler.

Hacdan döner dönmez Ermeni’nin mağazasına gider ve ‘Müslüman olduğu için’ Ermeni’yi tebrik eder.

Kendi diniyle gurur duyan mağaza sahibi ise ‘Yok, ne alakası var’ diye tepki verir. Bunun üzerine adam, Ermeni’ye hacda kendisini ve çocuğu en ön sırada gördüğünü anlatır.

Ermeni güler ve hacca hiç gitmediğini söyler. Ancak ilave eder:

- Sen çocuğun üzerinden prova ettiğin elbiseyi alıp gidince oğlan o kadar mahzunlaştı ki, dayanamadım bir elbise de ona sardım, koltuğunun altına sıkıştırdım. Güle oynaya evine gitti.

* * *

Bayramlarda dini vecibelerinizi yerine getirin, büyüklerin hatırını sorun, gönüllerini alın. Sevdiklerinizle alabildiğine eğlenin. Ölülerinizi ziyaret edin.

Bunlar haklarınız ve görevleriniz!

Bunlar dışında da muhakkak en az bir çocuğu sevindirin.

Ona şeker verin, cebine bayram harçlığı koyun, başını okşayın, sarılın öpün.

İlla ki sevineceği bir şey yapın.

Zengin-fakir, Müslüman-gayrimüslim, Türk-Kürt vb. hiç fark etmez.

Çocuk, sadece çocuktur.

Onu sevindirdiğiniz, ona hoşlanacağınız bir şey verdiğinizde büyük ihtimalle hayır duası etmeyi bilmeyecek, hatta bir teşekkürü bile sizden esirgeyecektir.

Siz sadece onu sevindirdikten sonra gözlerine bakın.

O gözlerden alacağınız huzur, alacağınız bin teşekkür, bin hayır duasından evladır.

* * *

Dünyada gülen çocukların gözlerinden daha güzel hiçbir şey yoktur.

Onların gözlerindeki sevincin tadı, değme baklavada yoktur.
Yazarın Tüm Yazıları