AB ve ABD’de Müslüman ülkelerde laikliği dayatmayan demokrasinin bu ülkelerdeki Batı muhalifi siyasi unsurları kendi taraflarına çekebileceğine inanan siyasetçi ve akademisyenlerin sesi daha fazla çıkmaya başladı.
Geçenlerde (13.04.208) bir makaleyi özetlemiştim.
(Thomas F.Farr: "Diplomacy in an Age of Faith" - "İnanç Çağında Diplomasi", Foreign Affairs Dergisi, Mart-Nisan sayısı, s. 110-124.)
Prof. Farr özetle ve mealen "AKP de, dinci partilerin fanatizmine kaymadan, iyi yönetişim, iyi ekonomik politikalar uygulanabileceğini gösteriyor. AKP liberal öğeler taşıyan İslamcı bir yönetim felsefesi geliştiriyor" diyordu.
Farr’a göre ABD laiklik tarafından kör edilen bir diplomasi anlayışını terk etmeliymiş. Bu da diplomasinin laik anlayıştan kurtarılması ("desecularization") ile mümkünmüş.
Bu makaleden çıkan tarif şudur:
AKP, içinde liberal unsurların da olabileceği İslamcı yönetim (siyaset) felsefesini geliştirebilecek öncü bir partidir.
Bu anlayışa göre AKP aslen İslamcı bir partidir, ama içinde (Batı’nın işine gelen) liberal unsurlar da taşır!
* * *
Hadi, diyelim ki Thomas F. Farr bir akademisyendir ve istediği görüşleri kimseyi bağlamadan savunur.
Ama gelin görün ki AB adına ahkam kesen Olli Rehn, Jose Manuel Barroso, Joost Lagendijk de benzer kelamlar ediyorlar ve yardım etmeye kalktıkları AKP’ye büyük zarar veriyorlar.
Zira, kendini "sevenlerin" de "İslamcı" gördükleri bir partinin Anayasa Mahkemesi önünde işi çok daha da zorlaşacaktır!
* * *
Batı’da, özellikle AB içinde şöyle bir anlayışın yeşermekte olduğu kapatma davasından sonra iyice su yüzüne çıktı:
AB’ye onu Ortadoğu’da temsil edecek bir parti lazımdır. Bu parti hem AB’ye hoş bakacak, hem de Ortadoğu’da garipsenmeyecek bir parti olmalıdır.
Bunun dışında böyle bu partinin kendi ülkesi için tasavvurları, projeleri AB’yi ilgilendirmez.
Bu parti Türkiye’de AKP’dir!
AKP’nin Türkiye’yi muhafazakárlaştırma projesi, bırakın kötü bir şey olmayı, bu partiyi Arap dünyasında başat parti yapmak için gereklidir.
Öte yanda, CHP ve MHP gibi laik(ci) partiler ülkeyi hem Ortadoğu’dan, hem de AB’den uzak tutmaya çalıştıkları için AB’nin işine gelmezler!
* * *
Koyu bir AB taraftarı olarak söylüyorum:
Bu analiz ikiyüzlü bir analiz olma dışında, demokrasi inancı zayıf bir analizdir ve Batılı dostların Türkiye’yi anlamadan ahkám kestiklerinin özetidir.
Onlar "işlerine gelen Türkiye" tasavvuru ile hareket etmektedirler. Bunun içindir ki Sabah-atv’nindevrindeki abuk kredilendirmeyi, daha da beteri 1 Mayıs’ta Başbakan’ın aldığı faşizan tavrı görmezden gelmişlerdir.
22 Temmuz’da AKP kabaca 16 milyon oy aldı ama CHP 7 milyon, MHP 5 milyon civarında oy aldılar.
Eğer liberal demokrat umdelere bağlı iseler; Batılı dostlar, Türkiye için, 16 milyon insan kadar 12 milyon insanın temsil ettiği talepleri de gözeten politikalar önerirler!